Pages

Kan Gruplarına Göre Kişilik Analizi ( Japon İşi )


Kan Gruplarına Göre Kişilik Analizi ( Japon İşi )

Kan gruplarının insan kişiliği ile yakından ilgisi olduğu anlaşıldı. Japon uzmanlar farklı kan gruplarının erkekler ve kadınlar üzerindeki etkilerini konu alan bi araştırmasının sonuçlarını açıklarken, “İnsan vücudunun kimyası ile kişilik arasında önemli bağlar var. Kan grupları bunlardan biri.” dedi


Kan Grupları
Tek damlası bile değerli olan, damarlarımızda taşıdığımız kan hakkında neleri biliyoruz, ya bilmediklerimiz….
Bunu Biliyormusun ?
Vücut ağırlığının % 7- 8′ini kan oluşturuyor.  
Dünyada kan gruplarının dağılımı
0 RH pozitif Her 100 kişiden 40′ı
0 RH Negatif Her 100 kişiden 7’si
A RH pozitif Her 100 kişiden 34′ü
A RH Negatif Her 100 kişiden 6’sı
B RH Pozitif Her 100 kişiden 8′i
B RH Negatif Her 100 kişiden 1′i
AB RH Pozitif Her 100 kişiden 3′ü
AB RH Negatif Her 200 kişiden 1′i
Kan gruplarına göre kişilik tahlili
0 grubu: Kendine güven, cesaret.
A grubu: Sinirli ve hassas.
B grubu: Uyumlu ve yaratıcı.
AB grubu: En çekici ve ilginç…
En cesur ve güçlü 0 grubu
Bu kan grubu taşıyan herkes gücü, dayanıklığı, kendine güveni, cesareti, sezgiyi ve tanrı vergisi bir iyimserliği genetik hafızalarında taşırlar. Melodik mizaç özelliğine sahiptirler. Bunlar yaşamın tadını en iyi çıkaran, dünya nimetlerinden en geniş biçimde yararlanan kişilerdir. Hayati bir melodigibi yaşar ve kavrarlar.

İçinde bulundukları ortama çok iyi uyum gösterirler. Tüm insanlarla ve bütün varlıklarla anlaşırlar. Onlara ters düşmeden, olumlu ilişkiler kurmayı başararak yaşarlar. Bu engin uyum düzeni içinde, önlerine sunulan olanaklardan rahatlıkla yararlanırlar.
Amaçladıkları sonuca, büyük uğraşlara kalkışmadan, kolayca ulaşırlar. Onların bu başarılarındaki en büyük etken, dış dünyayla, sudaki hidrojenle oksijen gibi uyumlu olmalarıdır.
Modaya, havaya, zamana hemen uyuverirler. Herhangi birine çok değişik ve ters gelebilecek bir ortam düşünelim. Onlar bu ortam içinde dağılıp şaşırmaz, ürküp sinmez, bir köşeye çekilip donup kalmazlar. Hemen uyum gösterirler. Sivri ve uç düşünceleri, aykırı fikir ve eğilimleri yoktur.
Sağlıklı bir bünye ve iyimserlikle desteklenmiş liderlik özellikleri (güç, etki, güvenirlik) ve başarı için gerekli güdüler size kalan 0 grubu mirasıdır.
En paylaşımcı A grubu
Kalabalık insan toplulukları ve yerleşik ama daha kırsal yaşam gerilimleri baş edebilmek üzere ortaya çıkmıştır. Psikolojik özelliklerinin bazıları, kalabalık çevresel kitlelerin ihtiyaçlarına katlanabilmekle gelişir. Uyumlu mizaç özelliğine sahiptirler. Bu grup içinde yer alanlar, duyan, hisseden, sürekli olarak araştıran, çevrelerindeki kişiler ile bağlantı ve uyum sağlamaya çalışan kişilerdir. Dış dünyadaki tüm değişikliklere karşı duyarlıdırlar. Ancak aşırı duyarlılıkları, çevrelerinde büyük uyum güçlüğüne düştüklerinde onların geriye doğru kaçmalarına ve içlerine kapanmalarına neden olur.
Uyumlular, içinde bulundukları toplumun en ilgi çekici ve en renkli varlıklarıdır. Ancak dayanma ve uyum sağlama yeteneklerinin yetersiz kaldığı ortam ve koşullarda çözülürler. Acınacak, zavallı insanlar olurlar.
Büyük bir olasılıkla, bu oluşumun içindeki bireyde olması gereken en önemli özellik, paylaşımcı yapıdır. İlk A’lar, karmaşık bir hayatın meydan okumalarına karşı duyarlı, kurnaz, istekli ve akıllı olmak zorundaydılar.
Ancak bütün bu niteliklerin tek bir yapıda tolanması gerekiyordu. Belki de bu bugün bile A’ların daha gerilimli bir yapıya sahip olmalarının bir nedenidir. Sıkıntılarını içlerine atarlar.
Fakat patladıklarında da dikkatli olmalısınız. O gruplarının çok başarılı olduğu gerilimli ve sıkışık liderlik pozisyonlarına A’lar pek uygun değildir. Bu onların lider olamayacakları anlamına gelmiyor. Ama içgüdüsel olarak, çıkar gözeten liderliği istemezler.
A kan grubunda diğer gruplardan daha az grip görüldüğü bilinmektedir. Ayrıca virüslerin etkisi, AB grubunda da diğer gruplara göre daha azdır.
En uyumlu B grubu 
Irkların karışması, yeni topraklar ve yabancı iklimlerle karşı karşıya kalan ilk B gruplarının yaşamlarını sürdürebilmek için uyumlu ve yaratıcı olmaları gerekiyordu.
B grupları yerleşik A grupları kadar düzenli ve uyumlu bir konfora gereksinim duymazken O grularından da daha az kararlılık sahibidirler. Bu özellikler B gruplarının her hücresinde mevcuttur. Biyolojik olarak B gruplar diğer gruplardan daha uyumludur. Ritimli mizaç özelliğine sahiptir. Davranışlarında akılcı, sistemli, düzenli ve iradelidir. Başkalarının tepki ve eğilimlerini dikkate almaksızın, kendi düşünce ve kararları doğrultusunda ilerler. Onu bir demiryolu üzerinde giden, önüne çıkan engelleri ezen veya birlikte sürükleyen bir lokamatife benzetebiliriz.
Çevrelerine egemen olmak ve yönetmek isterler. Gözüpek, inatçı, otoriter ve serttirler. Mantık ve irade, onlarda daima duygulardan daha önce gelir. Bu mizaca sahip bulunanların tipi, asker, uzman ve danışmandır.
Bir çok yönüyle B grupları bütün olası seçeneklerin en iyisine sahiptirler. A gruplarının zihinsel ve duygusal olarak uyarılmış edimlerinin yanısıra O gruplarının saldırgan ve keskin fiziksel tepkilerine ait öğeleri de içlerinde barındırırlar.
B gruplarının farklı kişiliklerle daha kolay ilişkiye girebilmelerinin nedeni, genetik doğaları gereği daha uyumlu olmalarındandır. Çünkü kendilerini rekabet ve savaşlara karşı daha az eğilimli hissederler. Onlar diğerlerinin bakış açısından da bakabilirler. Empati yetenekleri vardır.
En çekicisi AB grubu
Bu grup sinirli ve hassas A’larla dengeli B’lerin birleşmesiyle oluşmuştur. Sonuç ise tinsel, yaşamın özellikle sonuçlarının pek farkında olmadıkları bir takım etkenlerini kucaklayan, biraz parça parça bir karekterdir. Kompleks mizaç özelliği gösterirler. diğer üç mizacın tüm özelliklerini, karmaşık ve karışık bir biçimde bu kümede yer alan kişilerde görülür. Bu üç özellik, farklıyoğunluklarla bir arada bulununca, kişi birbiriyle uyuşmaz eğilimlerin elinde adeta oyuncak olur.
Böyleleri, dengeleri için gerekli olan dinamik bir düzenleme, güçlü bir irade ve iyi bir disiplinle karşılaşana değin, çelişen, karmaşık duygu, düşünce ve eğilimlerin elinde bocalayan, kaprisli, kararsız ve tutarsız bir kişi olur çıkarlar. Bununla birlikte çevrelerine önem vermeleri, sosyal tutum ve yargıları önemsemeleri, mantıklı düşünme yetisine sahip olmaları gibi olumlu yönleri onları başarıya ulaştırabilir.”
Çoğu kez onlar detaylarla uğraşıp kendilerini yormazlar. AB grubu, kan grupları arasında en çekici ve en ilginç olanıdır. Ama onların doğal karizması ardında hep kırık kalpler bırakır.
Kan grupları arasında AB çok ender görülür.A grubuyla B grubunun karışmasından meydana gelen bu kan grubuna dünya nüfusunun ancak %5 ‘i dahildir.Ve de bu grup,kan gruplarının en yenisidir.Bundan 10-12 yüzyıl öncesine kadar böyle bir kan grubu yoktu.Doğudaki istilacı güçlerin batıdaki ülkeleri ele geçirmeleri üzerine farklı uluslar birbirlerine karıştılar. Doğuyla batı uygarlığının karışması sonucunda AB kan grubu ortaya çıktı. M.S. 900 yıllarından itibaren AB kan grubu oluştu. A ve B gruplarındaki Avrupalıların evlilik yoluyla biraraya gelmedikleri kesindi. Ancak doğudan batıya akın başladıktan sonra farklı kan grupları birleşebildi
Kan grubu – Kisilik iliskisi
Kan gruplarının insan kişiliği ile yakından ilgisi olduğu anlaşıldı. Japon uzmanlar farklı kan gruplarının erkekler ve kadınlar üzerindeki etkilerini konu alan bi araştırmasının sonuçlarını açıklarken, “İnsan vücudunun kimyası ile kişilik arasında önemli bağlar var. Kan grupları bunlardan biri.” dedi
A Grubu Kadını
Para harcamasını çok sever. Seksi iç çamaşırlarına düşkündür. Çocukları çok sever ve çocuksahibi oldukdan sonra eşini ihmal eder. Değişikliği seven biridir.
A Grubu Erkeği
Düzenli yaşamayı sever. İyi bir dost ve konuşmacıdır. Birlikte olacağı kadını seçerken çok titiz davranır.
B Grubu Kadını
İstek doludur. Sekse hiç hayır demez. Para konusunda eli ya çok açıktır ya da çimridir
B Grubu Erkeği
Özgürlüğünün sınırlanmasından nefret eder. Kadınlara saygısı sonsuzdur. Hep neşe dolu bir aileye sahip olmak ister. Yemek konusunda son derece titizdir.
Erkeklerin yüreğini hoplatan elbiseler giymeye bayılır. Para konusunda tutumludur. Yemek pişirmekte, mükellef bir sofra hazırlamakta üzerine yoktur.
AB Grubu Kadını
Erkeklerin yüreğini hoplatan elbiseler giymeye bayılır. Para konusunda
tutumludur. Yemek pişirmekte, mükellef bir sofra hazırlamakta üzerine
yoktur.
AB Grubu Erkeği
Aile içinde mutlaka sözünün dinlenmesini, isteklerinin yapılmasını ister. Hoşgörülü ve kararlıdır. En iyi aşklar bu grupdan çıkar. Eşine ev işlerinde yardım etmekten çekinmez.
0 Grubu Kadını
Mutfan masraflarından kısarak kendine hoş elbiseler alır. Çocukları biraz ele avuca geldiğinde hemen çalışma hayatına dönmek, toplumdaki yerini almak ister. Yemek yapmakla fazla uğraşmak istemez. Pratik yemekleri tercih eder.
0 Grubu Erkeği
Aşık olduğu zaman birlikte olduğu kadını çok kıskanır. Kalabalığı sevmez. Son derece hareketli, çalışkan ve hırslıdır. Sevgilisine veya eşine sık sık hediye almayı sever.
Artık insanların kan gruplarına göre kan kişilik analizi yapabileceksiniz

KURTLAR VADİSİ FİLİSTİN

kurtlar vadisi filistin film posteri



KURTLAR VADİSİ FİLİSTİN
Yönetmen: Zübeyr Şaşmaz
Oyuncular: Necati Şaşmaz, Gürkan Uygun, Kenan Çoban, Nur Aysan, Erdal Beşikçioğlu, Erkan Sever, Zafer Diper, Umut Karadağ

Senaryo: Raci Şaşmaz, Bahadır Özdener, Cüneyt Aysan
Müzik: Kalan Müzik
Görüntü Yönetmeni: Selahattin Sancaklı
Tür: Aksiyon - Macera
Süre: 90 dk.
Yapım: 2010, Türkiye
Dağıtım: Pana Film

Gösterim tarihi: 5 Kasım 2010

Resmi Web Sitesi:  www.kurtlarvadisifilistin.com




Konu: Gazze’ye insani yardım malzemeleri götürmeye çalışan gemilere yapılan kanlı baskın üzerine Polat Alemdar ve arkadaşları Filistin’e gitmiştir. Yapılacaklar bellidir: Bu baskının askeri planlayıcısı ve yürütücüsü olan İsrailli komutan ele geçirilmelidir.

Filistinlilerle kurulan ilk temaslar sayesinde hedefine adım adım yaklaşmaya çalışan Polat Alemdar’ı bazı sürprizler beklemektedir. Hedeflerindeki kişi olan Moşe Ben Eliezer’in kural tanımaz gaddarlığı ve teknolojik imkânları işleri zorlaştırmaktadır. Polat, Moşe’ye ulaşmaya çalışırken, Filistin’de masum insanların nasıl öldürüldüklerini görür. Moşe, köyleri yıkmakta, çocukları öldürmekte ve Polat’a yardım eden herkesi hapse atmaktadır.




  kurtlar-vadisi-filistin filmi resimleri   kurtlar-vadisi-filistin filmi resimleri

  kurtlar-vadisi-filistin filmi resimleri   kurtlar-vadisi-filistin filmi resimleri

  kurtlar-vadisi-filistin filmi resimleri   kurtlar-vadisi-filistin filmi resimleri

  kurtlar-vadisi-filistin filmi resimleri   kurtlar-vadisi-filistin filmi resimleri

Max Payne 2

Max Payne 2: 


The Fall of Max Payne Finlandiyalı Remedy Entertainment tarafından Windows,Xbox ve PlayStation 2 sistemleri için üretilmiş bir Üçüncü Şahıs Nişancı oyunudur. Max Payne serinin ikinci oyununda da New York'taki macerasına kaldığı yerden devam eder. Serinin 2.oyunu da tıpkı ilk oyunda olduğu gibi farklılığını bullet-time (slow motion) türü sinemasal efektlerden ve konuları bağlamaya yardımcı grafik romanları kullanmasından almaktadır. The Fall of Max Payne' nin PC versiyonu için Rockstar Games tarafından Kuzey Amerika'da 22 Haziran 2003 tarihinde, Avrupa'da 24 Haziran tarihinde yayınlanmıştır. Serinin 3. oyununun 2010 yılının ilk çeyreğinde piyasaya sunulacağı duyurulmuştur.



Karakterler 

Genel bakış 

  • Max Payne - Oyunun ana karakteridir ve ilk oyunda yaşanan çeşitli olayların ardından transfer olduğu Narkotik Şubesi'nden ikinci oyunda yeniden New York Polis Departmanı'na (NYPD) transfer olur ve bir cinayet dedektifi olarak çalışmaya başlar. Vladimir Lem'e ait depoda Mona Sax'a rastladıktan sonra Squeaky Cleaning Company(Squeaky Temizlik Şirketi)'nin arkasında kimin olduğunu ve bazı karanlık suiksatleri araştırmakla görevlendirilir. Max'in ortağı Senatör Sebastian Gate cinayetini araştırmakla görevli olan Dedektif Valerie Winterson'dır. Ortağının davasındaki şüpheli olan Mona Sax söylemediği bir nedenden dolayı Max'i öldürmeye çalışanların kim olduğunu bulmasına yardım eder.
  • Mona Sax - İlk oyunda da yer alan bir karakterdir ve aynı zamanda Max Payne'in bu oyundaki trajik aşk odağıdır. Dedektif Winterson'ın araştırmakla görevli olduğu Senatör Sebastian Gate davasında şüpheli kişidir. Max, Mona'ya Vladimir Lem'in deposunda rastladıktan sonra uyarılmasına rağmen onu tutuklamak yerine sürekli yardım eder. Oyunda bir karakter olarak yönetilebildiği bir çok noktada Max'le birlikte hareket eder. Sonradan Mona'nın Alfred Woden tarafından Max'i öldürmek için kiralandığı ortaya çıkar ama o Max'e karşı hissettiklerinden dolayı bunu yapamaz. Woden'ın malikanesinde Valdimir Lem tarafından arkadan vurularak öldürülür (ya da yaşar.Bu oyunun hangi zorluk derecesinde bitirildiğine bağlıdır).
  • Vladimir "Vlad" Lem -Oyundaki kötü adamdır ve ilk oyunda da yer alan bir karakterdir. Başlangıçta Max'in arkadaşı gibi gözükür ve hatta Max onu son moda restoranı Vodka'da Vinnie Gognitti'nin silahlı baskınından kurtarır. Max'i, deposunda yaşananlar ve restoranına yapılan baskın hakkında yanlış bilgiler vererek kandırır. Max Woden'ı ziyaret edip onun temizlik şirketinin sahibi ve kendisini öldürtmeye çalışan kişi olduğunu öğrenince geri kalan zamanı onu yakalayıp öldürmeye uğraşmakla geçirir. Woden'ın koruması altında bulunmuş eski bir Inner Circle üyesidir ama sonradan isyan eder ve örgütün başına geçmek için örgütün içinde karşı gelen kim varsa öldürtmeye çalışır. Woden'ın malikanesinde Max'le girdiği çatışmada öldürülür.

    Vladimir Lem
  • Vincent "Vinnie" Gognitti -İlk oyunda da yer alan bir karakterdir. Gangsterlerin lideridir ve Vlad'in silah kaçakçılığı işindeki rakibidir. Sonraları Vladimir tarafından tuzağa düşürülürek en sevdiği çizgi film kahramanı Captain Baseballbat Boy'un içine bir bomba yerleştirilmiş kostümünü giyerek köşeye sıkışmış halde Max'le karşılaşır. Vladimir tarafından kandırılmış bir başka kişi olan Max'le işbirliği yaparak temizlikçilerin saldırısından kurtulup kostümdeki bombayı etkisiz hale getirmesi için Mona'nın yerine gittiklerinde Vladimir tarafından karşılanırlar. Vladimir Max'i vurur ve sonra Vinnie'nin bombasını patlatarak varlığına traji-komik bir son verir.
  • Alfred Woden -İlk oyunda da yer alan bir karakterdir. Kanserden ölmek üzeredir ve Inner Circle'ın lideridir. Max'i öldürmesi için Mona'yı kiralar. Eskiden himayesi altında olan Vladimir tarafından organizasyonun kontrolünü ele geçirmek için öldürülmeye çalışılır. Oyunun sonunda son kalan gücüyle Vladimir'e saldırır ama Vlad onu öldürür.

    Inner Circle'ın kanserden ölmek üzere olan lideri Senatör"Alfred Woden"
  • Dedektif Valerie Winterson -Max'in ortağıdır ve Vladimir Lem'le gizli aşk yaşamaktadır. Daha sonra Vlad için Max ve Mona'yı öldürmeye çalışır. Temizlikçilerin karargah olarak kullandığı inşaat sahasında Mona'yı vurmaya çalışırken Max tarafından vurularak öldürürlür. Son kalan gücüyle Max'i vurur. Max ölmez ama o hastanede ölür.
  • Jim Bravura -Max'in patronudur ve ilk oyunda Max'i uzun süre yakalamak için kovalamış kişidir. Mona ile işbirliği yaptığı ve Winterson'un davasını baltaladığı için Max'i bir masabaşı işine koyar. Max hastaneden kaçmaya çalıştığı sırada ona lobide rastlar. Max'in Winterson'ı öldürdüğünden şüphelenir ve lobide asansör önünde Max ile konuşurken temizlikçiler onu vurur. Eğer oyunun sonunda Woden'ın ofisindeki televizyon açılırsa ölmediği görülecektir.
  • Temizlikçiler -İşledikleri cinayetten geriye hiçbir kanıt kalmayacak bir şekilde cinayet yerini mermi kovanları,kan,ceset ve kıl gibi en ufak ayrıntıya varana kadar temizledikleri için kendilerine verdikleri Squeaky Cleaning Company(Squeaky Temizlik Şirketi) adı oldukça ironiktir. Geride hiç kanıt bırakmadıkları için işledikleri bir çok cinayet aydınlatılamaz. Vladimir Lem tarafından Inner Circle üyelerini öldürtmek için kurulmuştur.

Modeller ve Seslendirmeler 

  • Max Payne, Timothy Gibbs model alınarak yaratıldı ve James McCaffrey tarafından seslendirildi.
  • Mona Sax, Kathy Tong model alınarak yaratıldı ve Wendy Hoopes tarafından seslendirildi.
  • Vladimir Lem, Peter Giles model alınarak yaratıldı ve Jonathan Davis tarafından seslendirildi.
  • Vinnie Gognitti, Stephen Gregory model alınarak yaratıldı ve Fred Berman tarafından seslendirildi.
  • Jim Bravura, Michael Arkin model alınarak yaratıldı ve Vince Viverito tarafından seslendirildi.
  • Valerie Winterson, Andrea Leigh model alınarak yaratıldı ve Jennifer Server tarafından seslendirildi.
  • Alfred Woden, Edward James Hyland model alınarak yaratıldı ve John Braden tarafından seslendirildi.

Konunun Özeti 


Max Payne ve Mona Sax
Valkyr davasının üzerinden iki yıl geçmiştir. Gerek Alfred Woden'ın araya girmesi gerekse Max'in çok fazla miktarda suçluyu öldürüp adeta şehre gecikmiş bir hizmet sunmuş gibi olması, Max'in olaylardan ceza almadan kurtulmasını sağlar. Max, Narkotik şubesindeki işini bırakıp tekrar göreve başladığı yere, New York Polis Departmanı'na bir cinayet masası dedektifi olarak geri döner. Bir gece sıradan bir devriye sırasında aldığı ihbarla olay yerine gider. Ama asıl ilgisini çeken gittiği yerin Rus mafyasının lideri Vladimir Lem'e ait oluşudur. Max olay yerinde işledikleri daha önceden planlanmış cinayetleri geriye hiç kanıt kalmayacak şekilde temizleyen ve kendilerine temizlik şirketi süsü veren silahlı adamlarla karşılaşır. Tam bu kovalamaca sırasında ilk oyunda Aesir şirket binası içinde kafasına giren kurşunla asansöre yığılan ve sonra ilginç bir şekilde ortadan kaybolan Mona Sax ile karşılaşır. Mona canlıdır ve o da görünüşe bakılırsa temizlikçilerin peşindedir. Mona'nın orataya çıkışı Max'e geçmişiyle ilgili geride bıraktığı bütün acı anıları yeniden hatırlatır. Max depoda yaşanan olayların tek açıklayıcısı olabilecek kişi olan Annie Finn adlı lisanslı silah tüccarının ölümüne engel olamamıştır. Temizlikçiler onu depoda gözlerinin önünde öldürmüştür. Böylece Max'in hayatındaki şiddet tufanı yine bir kadının ölümüyle gizemli bir şekilde başlamıştır.
Max karakola geldiğinde elindeki verileri aktarır ama ortağı Winterson'ın ilgilendiği Senatör Gate davasının şüphelisi Mona Sax'ı depoda gördüğünü anlatmaz. Ardından depoda yaşananları araştırmak için deponun sahibi olan Vladimir Lem'i bulmak üzere ona ait bir restoran olan Vodka'ya gider. Vlad yalnız değildir, Vinnie Gognitti tarafından silahlı baskına uğramıştır. Max, Vlad'i kurtarır ve neler olduğunu sorar. Vlad ona silah deposu baskınından Vinnie'nin sorumlu olabileceğini çünkü mafyanın çok güçlü birileri ile anlaşma yaptığını onun artık mafya içinde bir suç şebekesinin beyni olduğunu ve silah kaçakçılığı işinde kendine rakip gördüğü herkesi öldürttüğünü anlatır. Bu arada Mona, Max'in evine gelir ve ikisini de öldürmek isteyen birileri olduğunu anlatır ama konuşma temizlikçilerin saldırısıyla bölünür ve Mona kaçar. Mona daha sonra Max'e adresini bırakır. Max'e Inner Circle'ın peşlerinde olduğunu, örgüt içinde gönüllü birinin olanları anlatmak istediğini söyler ve adamın kaldığı yere giderler. Ancak Temizlikçiler onlardan önce gelmiştir. Max üst katlarda Mona'nın verdiği telsizle haberleşerek ilerlerken Winterson gelmiş ve Mona'yı tutuklamıştır. Mona karakolda tutuklu olduğu sırada Winterson Max'e bu olaydan kendi iyiliği için uzak durmasını söyler ve amiri Jim Bravura onu bir masabaşı işine koyar. Max, Winterson'ın bir telefon konuşmasını dinlerken onun birilerine bilgi sızdırdığını anlar. Bu arada temizlikçiler karakola baskın yaparlar ve Mona'yı öldürmeyi amaçlamaktadırlar. Max Mona'nın kurtulduğunu görür. Karakoldan çıkıp Mona'nın kaldığı yere gider. Aralarında bir ilişki başlar. Tam bu sırada Temizlikçiler burayı da basar. Max Mona'nın yardımıyla buradan kurtulup, kaçan bir temzilikçi minibüsüne atlar ve onların karargah olarak kullandığı inşaat sahasına gider. Mona'nın daha önce verdiği telsizi kullanarak haberleşirler ve Mona da oraya gelir. İnşaat sahası ağzına kadar silah ve cesetle doludur. Max ve Mona nihayet yollarını bulup buluştuğu ve yaklaşmakta olan polislerin siren sesleriyle temizlikçilerin kaçtığı bir sırada Winterson gelir ve Mona'yı Max ile konuştuğu sırada vurmaya çalışır. Mona, Winterson'ın da onlardan biri olduğunu kendilerini öldürmeye geldiğini söyler. Max dayanamaz ve Mona'ya olan duyguları ağır basar ve Winterson'ı vurup Mona'nın kaçmasını sağlar. Winterson ölmeden önce son kalan gücüyle Max'i vurur. Max gözünü hastanede açar. Winterson ölmüştür.(Oyunun başında gördüğümüz hastane sahnesi bu andan itibaren hastanede olanların öncesini anlatmaktadır. Oyunun başındaki o sahneden sonra herşeyin nasıl başladığını en başından öğreniyoruz. En başa döndükten sonra olaylar düzenli bir kurgu akışıyla şimdiki zamana geliyor.)Temizlikçiler hastaneyi de basar. Max hastane morgunda Winterson'ın cebinde Vlad'in restoranı Vodka'nın bir kartını bulur. Winterson'ın Vlad'le ilişkisi olduğunu anlar.
Hastaneden kurtulup doğruca Inner Circle'ın lideri Alfred Woden'a gider ve Inner Circle'ın neden peşinde olduğunu sorar. Woden gücünün azaldığını, kanser yüzünden güçsüzleştiğini ve örgüt içinde ayrılıkçı bir grup oluştuğunu ve karşı koyan herkesin öldürüldüğünü anlatır. Gangster savaşları yapacak kadar alçaldıklarını belirtir. Max, Vlad'in kendisine daha önce söylediklerini hatırlayarak bu kişinin Vinnie olduğunu sanmaktadır ama aslında olayların arkasında Vlad vardır ve temzilikçiler onun adamıdır. Vladmir Lem, uzun süre boyunca Inner Circle için çalışmış ve Alfred Woden'ın himayesinde kalmıştır. Woden, Vinnie Gognitti'nin Inner Circle ayrılıkçılarının elinde öleceğini ayrıca Vlad'in herşeyin sonunda kendisini de öldürmeye geleceğini anlatır.
Max Woden'ın malikanesinden çıkıp sürekli Vlad'i öldürmek için çabalar. Vlad'in restoranında gördüğü bombalı bir Captain Baseballbat Boy kostümünün planını görüp Vlad'in Vinnie'nin peşinde olduğunu anlar(Captain Baseballbat Boy Vinnie'nin en sevdiği çizgi film kahramanıdır ve bu konuda zaafı vardır). Ayrıca restoranda bir telesekreter mesajında Winterson'ın Vlad'a bıraktığı mesajı dinler ve aralarında bir ilişki olduğundan iyice emin olur. Restorandan çıkıp Vinnie'nin mahallesine gider. Vinnie'yi bombalı kostümün içinde tuzağa düşmüş olarak bulur ve onu kurtarıp bombayı etkisizleştirmesi için Mona'ya giderler. Vlad çok önceden gelmiştir ve onları yakalar. Max'i vurmadan önce ona Mona'nın da tıpkı kendisi gibi Inner Circle'ın üyelerinin ve örgütün varlığını bilenlerin peşinde olduğunu, Mona'nın Woden için çalıştığını, (ilk oyunda) Max'in ailesinin ölümüne neden olan Valhalla projesine ait dosyaları karısının çalıştığı bölge savcısının ofisine savcıyı korkutmak ve neyle uğraştığını göstermek için Woden'ın yolladığını ama bunun bedelini ailesinin ödediğini söyler ve Winterson'ın öcünü almak için Max'i vurur. Sonra da Vinnie'nin kostümündeki bombayı patlatıp onun varlığına trajikomik bir son verir. Mona, Vlad'in peşindedir ama Vlad giderken onu bırakıp Max'i kurtarmaya gider. Max'i alevlerden kurtarır. Max yaralı olduğu halde ayağa kalkıp Mona'ya yardım etmek ve Alfred Woden'ı kurtarmak ister çünkü temizlikçiler buradan Woden'ın malikanesine gidecektir. Nihayet Mona ile Woden'ın kaldığı sığınağa ulaşırlar. Mona, Max'i etkisiz hale getirir ve Vlad'in söyledikleri doğru çıkar. Mona Woden'ın kiralık katilidir. Max Payne de Woden'ın Mona'ya temizlemesini söylediği karmaşanın bir parçasıdır ama Mona Max'e aşıktır ve bunu yapamaz. Tam bu sırada Mona'nın Max'i öldürmeyeceğini anlayan Vlad gelir ve Mona'yı vurur. Woden Vlad'e saldırır ama Vlad onu öldürür. Ardından Max ile Vlad arasında kovalamaca başlar. En sonunda Max bir çatışmada Vlad'i öldürür. Max Mona'nın yanına geri döner ve Mona kollarında ölür (ya da yaşar.Bu oyunun hangi zorluk derecesinde bitirildiğine bağlıdır).

Oynanış 

Genel olarak ikinci oyun, ilk oyuna göre daha kolay gözükmektedir. Önceki oyundan birçok karakter korunmuştur. Oyunda ağırlıklı olarak olaylara Max'in bakışı açısından yaklaşılmaktadır. Bazı bölümlerde Mona'da yölendirilebilmektedir.

Bullet Time 

Bu oyunda daha çok işlevsellik kazanmıştır. Aslında Max Payne normal hızda hareket etmektedir. Bullet Time devreye girdiğinde ekranda yer alan kum saati sararır. Kum Saati ne kadar koyu bir sarıya dönüşürse zaman o kadar yavaş akar.

Silahlar 

İlk oyunda yer alan bazı silahların yerine yenileri ve silah menüsüne bir ikincil silah menüsü eklenmiştir. Bu ikincil menüde dipçikle saldırma, molotov kokteyli ve bomba gibi seçenekler vardır. Bu sayede bu özellikler menüden seçmek yerine bir kısa tuşla kullanılabilmektedir. Bu özellik bu silahların kullanımını pratikleştirmiştir. İlk oyunda olduğu gibi menüyü açıp silah değiştirmek zorunluluğu ortadan kalkmıştır.

İlk Oyuna Göre Değişiklikler 

Grafikler 

Max Payne 2'de büyük bir grafiksel iyileştirme yapılmıştır. İlk oyuna göre daha yüksek text çözünürlüğü ve çok yönlü modeller kullanılmıştır. Shader 1.1 efektleri detaylı gölgelerde ve hareketlerde kullanılmıştır. İlk oyunda kahramanın yalnızca birkaç mimiği vardır ama ikinci oyunda duygularını belli etmek için daha fazla mimik animasyonları kullanılmıştır.
İlk oyunda kullanılan karakterlerin çoğu oyunun programcıları ve onların arkadaşları model alınarak yaratılmıştır. Örneğin ilk oyundaki Max payne'in modeli oyunun tasarımcısı olan Sam Lake'dir. Max Payne 2'de Remedy profesyonel bir aktör olan Timothy Gibbs'i Max Payne'e model olarak kullanmış ve seslendirme için de James McCaffrey'den yararlanmıştır. Mona sax içinse profesyonel bir model olan Kathy Tong kullanılmıştır.

Bullet Time 

Serinin ikinci oyunu için Bullet Time 2.0 kullanılmıştır. İlk oyunda bu özellik yalnızca zaman akışını yavaşlatırken ikinci oyunda kahramana daha yüksek bir hareket yeteneği ve silah doldurma kolaylığı da sağlamıştır. İlk oyunda Bullet Time ile birlikte Max Payne de yavaşlarken Max Payne 2'de Max daha rahat hareket etmektedir.
Bullet Time süresini gösteren kum saati artık yalnızca ilk oyundaki gibi düşman öldürdükçe değil zaman geçtikçe dolmaktadır. Ayrıca Max Bullet Time sırasında 360 derece dönerek silahını doldurup tekrar ateşe devam edebilmektedir.

Bullet Time sırasında Max Payne

Fizik 

Oyunda göze çarpan bir diğer kayda değer gelişim ise Havok Fizik Motoru 1.0'ın kullanılmış olmasıdır. Oyunda bu sayede bir çok cisimin kendine ait bir ağırlığı vardır ve çarpıldığında ya da dokunulduğunda gerçekçi bir şekilde düşer. Ayrıca bu ölen düşmanların vurulduğu noktaya göre düşmesini sağlamakta ve oyuna biraz daha gerçekçilik katmaktadır.



Oyunun Devamı Gelecek mi?

Oyunun bitiminde çıkan credits bölümünün sonunda İngilizce olarak Max Payne's journey through the darkness will continue(Max Payne'in karanlığın içindeki yolculuğu devam edecek.) yazmaktadır. Ancak uzunca bir zaman boyunca oyunun devamı gelmemiştir ve Max Payne her ne kadar geniş bir hayran kitlesi oluşturmuş bir bilgisayar oyunu olsa da ikinci oyunun satış rakamlarının beklenenden düşük olması üçüncü oyunun yapımını güçleştirmiştir. Bazı siteler verdiği haberlerde üçüncü oyunun çıkabileceğini duyurmuştur ancak bunun için kesin bir tarih belirtilmemiştir. Bununla birlikte Max Payne'in bir film olarak beyaz perdeye geleceği imdb tarafından doğrulanmıştır.Ayrıca filmin ilk tanıtım videosu da yayınlanmıştır.

Müzikler

Oyunda Finladiyalı bir rock grubu olan "Poets of the Fall" tarafından seslendirilen Late Goodbye adlı şarkı yer almaktadır. Şarkının sözleri aynı zamanda oyunun yazarı Sam Lake tarafından yazılmıştır. Her ne kadar şarkının hepsi yalnızca oyunun sonunda çıkan ekranda çalsa da oyun içinde de Max'in apartmanında geçen bölümde bir temizlikçi tarafından da mırıldanılır.
Oyunun menüsüne girdiğimizde çalan ana tema ise bir çello rock grubu olan Apocalyptica 'nın üyesi Perttu Kivilaakso tarafından çello ile seslendirilmiştir.



Avatar(2009)



Avatar(2009)


Kıdemli savaş gazisi Jake, gelecek dünyasında Pandora adlı Na'vi'lerin yaşadığı başka bir gezegene getirilmiştir. Dünya'dan gelenler, bu gezengende kendi dillerine ve kültürlerine sahip olan insansı robotlar (Na'vi'ler) arasında kendilerini garip hissederler.

Terminator'ün yazarı James Cameron, bu sefer karşımıza ütopik bir filmle çıkıyor.







Avatar Sinemalara Geri Dönüyor




Mavi insanların dünyası geri dönüyor. Vizyona girdiği ilk günden itibaren olay yaratan ve elde ettiği 2 milyar dolarlık gişe hasılatıyla rekorlara imza atan Avatar, yeni versiyonuyla sinema salonlarındaki yerini almaya hazırlanıyor. Avatar hayranları sakın heyecanlanmasınlar yeniden vizyona girecek olan Avatar ikinci filmi değil, sadece yeniden çekilmiş bir versiyonu olacak. Bu yeni versiyonunda bizleri 8 dakikalık bir ilave bekliyor olacak.  James Cameron’ın bu ilaveyle ilgili açıklamasında “Seyircilere yeni yaratıklar, yeni aksiyon sahneleri ve yeni mekanlar tanıtacağız.” yer aldı.

27 Ağustos'ta Amerika'da vizyona girecek yenilenmiş 'Avatar'ın filmin Türkiye'deki vizyon tarihi ise 15 Ekim.

Traş Bıçağı İcadı – Jean-Jacques Perret


Traş Bıçağı İcadı – Jean-Jacques Perret


Önceleri erkekler, kullanması yetenek isteyen düz tıraş bıçakları kullanırlardı. 18. yüzyılın sonlarında Jean-Jacques Perret, bir doğramacının yaptığı uçaktan esinlenerek ilk emniyetli tıraş bıçağını icat etti. Perret konuyla ilgili bir kitap bile kaleme aldı. 1820”lerden itibaren çeşitli şirketler kendi emniyetli tıraş bıçaklarını üretmeye başladılar. 1875 yılında Kampfe kardeşler emniyetli tıraş bıçağının ilk Amerikan versiyonunu yaptılar. Bu, bir tarafında telden bir koruma kılıfı olan ve bilenmesi için çıkartılması gereken bir tıraş bıçağıydı. 1901”de ise Amerikalı bir mucit olan King Camp Gilette tek kullanımlık bıçakları olan tıraş makinesini icat etti. Uyanık bir işadamı olan Gilette tıraş makinelerini zararına satıp tek kullanımlık bıçaklar üzerinden para kazanmanın çok kârlı olduğunu farketti. Daha sonraları Gilette”in bu stratejisi bir pazarlama modeli haline geldi.

Kauçuğun İcadı



Kauçuğun İcadı




1745′te Paris çalkalanıyor: Kâşif La Condamine, Güney Amerika’ya yaptığı bilimsel inceleme gezisinden dönmüş… On yıl süren bu gezinin başlıca amacı meridyenin bir derecesini ölçmekti. Daha önce Maupertuis tarafından Laponya’da yapılan benzeri bir incelemenin sonuçlarının karşılaştırılması, Cassini ve Newton taraftarlarının arasındaki mücadeleye son vermişti: Dünya ekvatorda değil kutuplarda basık bir küre idi.
Aydın tabaka, Maupertuis’in Cassini’ye La Condamine’in Bourguer’ye karşı sürdürdüğü ve Voltaire’in kışkırtıp körüklediği polemiği yıllarca ilgiyle izlemişti. Halkın gözüyse kâşifin Peru’dan getirdiği ve Akademi’ye sunduğu bir keşifteydi. Bu, yerlilerin bir ağacın özsuyundan elde ettikleri esnek bir maddeydi. Ağacın kabuğu hafifçe yarılınca özsuyu akıveriyor ve bu su hemen donduğu halde yumuşaklığını kaybetmiyordu. Yerliler hem kırılmaz, hem de su geçirmez bu maddeyle çanta, ayakkabı, elbise ve kaplar imal edebiliyorlarmış. Bu madde aynı zamanda yay gibi uzayabildiği için çok güzel zıplayan toplar ve cam şırıngaların yerine kullanılan armut biçiminde esnek şırıngalar yapılabiliyormuş. Halk buluşu sevinçle karşılıyordu. Ne var ki Akademi üyeleri. La Condamine’in, erdemlerini sayıp tüketemediği bu maddeyi küçümseyerek bir yana ittiler.
Bunun hevea ağacının özsuyu, yani kauçuk olduğunu anlamışsınızdır. Kauçuk! Yüzyılın en önemli keşfi diyebileceğimiz madde Avrupa’ya böyle getirilmişti. Gerçekten bebeklerin biberonundan tutun da, tekerleklere, okul silgilerinden çiklete kadar günlük yaşantımızın en ufak ayrıntılarına girebildiğinden, kauçuğun uygarlığımızdaki yeri, bir benzeri daha bulunamayacak kadar büyük ve önemlidir. Kauçuktan elde edilen sayısız yararları da La Condamine’e borçluyuz. Ancak mucidin çağdaşları bunu hiç mi, hiç akıllarından geçinmiyorlardı. Şırınga ağacı deyip kahkahayı basıyor ve her biçime kolayca girebilen bu uysal maddeyi parmaklarının arasına alıp oynamakla yetiniyorlardı. Hammaddeyi ilk değerlendirme alanı ancak 1770′te bulunabildi: Okul silgisi…
Gerçek şu; kauçuğa karşı gösterilen anlayışsızlık pek de haksız değildi. Bu olağanüstü madde erdemlerine karşılık büyük kusurlara da sahipti. Amerika’dan Avrupa’ya gelinceye kadar mayalanması yetmiyormuş gibi her tarafı kirletiyor, pis kokuyor, üstelik kolay kalıplanmadığı gibi hava, ışık ve sıcağın etkisiyle bozuluyordu.
Kimyacılar bu güçlüğün çözümünü bulmakta gecikmediler: Madde, gerekli bir solüsyon (eriyik) içinde eritilip kalıba döküldükten sonra buharlaşmaya bırakıldığı takdirde kalıbın sekilini alırdı elbet. Ancak bu eritici maddenin ne olduğunu bulmak gerekiyordu. Terebentin özü, eter, petrol gibi birkaç solüsyon birden bulundu ama yalnız sonuncusuyla pratik bir sonuca ulaşıldı. 1823′te İskoçyalı kimyacı Charles Macintosh kauçuğu petrolün içinde erittikten sonra kumaşları bu solüsyonun içine batırarak su geçirmez hale getirdi.
Kısa zaman sonra daha iyi bir solüsyon bulunabileceği düşünülerek yeniden araştırmalar başladı. Çünkü bu türlü işlenmiş şekliyle kauçuk hâlâ pis kokulu, üstelik tahta gibi sertti. Kimyacılar bu maddeyi her ne pahasına olursa olsun uygarlığa kazandırmak için harıl harıl çatışmaya koyuldular.
Amaca ilk ulaşan Amerikalı Charles Goodyear oldu (1800-1860). Goodyear, Macinthos gibi bir bilim adamı değildi. Tersine kendini yeteneklerinin esinlemesine bırakan bu amatör araştırmacı, kauçuğu eline geçen her türlü kimyasal maddeyle işlemeye koyuldu. Deneme yordamı ona olumlu yolu açtıysa da kendinin ve ailesinin servetini ve sonunda hayatını bu uğurda kurban etti.
Evet, bir rastlantıyla bir gece kauçuğu ve kükürdü sobanın yanında unutması sonucu “vulkanizasyonu” (kauçuğu belli miktarda kükürtle karıştırarak soğuk ve sıcaktan etkilenmez duruma getirme işlemine “vulkanize etmek” denir.) keşfetti. AL bir oranda kükürtle karıştırdığında (2-5/100), kauçuk tam istenilen yani kalıplanmaya elverişli, dirençli ve sağlam bir madde haline geliyor, lastik dediğimiz şekli alıyordu. Baş döndürücü bir gelişmenin ve dev servetlerin kaynağı olan kauçuk sanayii doğmuştu. Ama ne yazık ki mucite kimse inanmamış, onu desteklemeyi göze alabilecek önsezisi güçlü bir tek kapitalist çıkıp elinden tutmamıştı. O kadar ki, Goodyear, 1844′te icadının beratını alabildiği zaman karşısında daha şanslı bir rakip buldu: İngiliz Thomas Hancock maddeyi bir yıldan beri imal etmekteydi.
Goodyear, dul karısına ve artı çocuğuna 200.000 dolar borç bırakarak bir otel odasında öldü. Buna karşılık Britanyalı rakibinin elinde vulkanizasyon, yaygın bir teknik haline girmiş ve 1839′da 300 ton olan dünya kauçuk üretimi 1850′ de 1.000 tona yükselmişti. Ve yüzyılın sonunda da 40.000 tona varacaktı. Hancock daha da ileri gitti: Kauçuğu kükürdün etkisinde daha uzun zaman tutmak yoluyla sert bir madde olan “ebonit”i buldu. 1849′da vatandaşı F. Walton keten yağını oksitlemek ve bunu talaş ya da mantarla karıştırmak yoluyla bir tür yerli kauçuk meydana getirdi. “Linolyum” denen bu madde çabuk yaygınlaştı ve üretimi günümüzde 170 kilometre kareye kadar yükseldi.