MEHTER TARİHİ
MEHTER NEDİR
Mehter dost, sevgi, birlik ve kahramanlık ocağıdır. Mehteri kendine has özellikleri ile korumak yaşatmak gelecek nesil'e bırakmak her Türk'ün görevidir. Mehter; mızıkacı, çadırcı, kavas gibi muhtelif manalarda kullanılmış bir tabirdir Mehter Farsça " MIHTER" kelimesinin Osmanlılarca ULU-BÜYÜK manasına gelen bir kelimesinden alınmıştır. Dilimizde bu kelimenin Arapçalaştırılmış şekillerinden " MEHTER" kullanılmaktadır.
MEHTERİN ÖNEMİ
Bu konuyla ilgili Evliya Çelebi'nin, Sultan 4.Murat devrinde büyük bir ordu olayını Şöyle anlatır. "Mimarların mı, yoksa mehterlerin mi alayda önceliği konusunda karar verilemez. Bu hususda görüşmek üzere Mimarbaşı ile Mehterbaşı Sultan Murat'ın huzuruna çıkarlar; Mimarbaşı başlar söze: Padişahım! Mehterler pirsiz esnaf olup Cemşid sanatını tutmuş bir alay Deccal kavmidir, biz padişahımıza saraylar, selâtin camileri, köprüler yaparız, İslam ordusunda lüzumumuz, hizmetimiz vardır; elbet mehterlerden evvel geliriz! Der.
Bunun üzerine mehterbaşı da şu iddiada bulunur.
Padişahım! Hangi bir tarafa gitseniz mehabet, şevket, salâbet ve şöhretiniz için, dosta düşmana karşı davul, kudüm, nefir döverek gitmeniz lazımdır. Cenk Meydanlarında gaziler cenge salmak için köslere biz tokmak çalarız ve askeri şevke getirip biz kaldırırız, padişahımız bir şeye üzülse huzurunda oniki makam, yirmi dört şube, yirmi dört sul, kırk sekiz terkip musiki faslı edip, padişahımızı neşelendiririz. Eski hükema; saz ve söz hanende, âdemin gönlüne safa verir, demişler. Biz de ruha gıda verir esnafız. Bahusus ki nerede Resulullah'ın âlemi olsa, orada dabl-ı Al-i Osman bulunmak gerekir...
Bunun üzerine Sultan 4.Murat, mehterlerin mimarlardan evvel geçmesini irade buyurur...
Bu konuyla ilgili Evliya Çelebi'nin, Sultan 4.Murat devrinde büyük bir ordu olayını Şöyle anlatır. "Mimarların mı, yoksa mehterlerin mi alayda önceliği konusunda karar verilemez. Bu hususda görüşmek üzere Mimarbaşı ile Mehterbaşı Sultan Murat'ın huzuruna çıkarlar; Mimarbaşı başlar söze: Padişahım! Mehterler pirsiz esnaf olup Cemşid sanatını tutmuş bir alay Deccal kavmidir, biz padişahımıza saraylar, selâtin camileri, köprüler yaparız, İslam ordusunda lüzumumuz, hizmetimiz vardır; elbet mehterlerden evvel geliriz! Der.
Bunun üzerine mehterbaşı da şu iddiada bulunur.
Padişahım! Hangi bir tarafa gitseniz mehabet, şevket, salâbet ve şöhretiniz için, dosta düşmana karşı davul, kudüm, nefir döverek gitmeniz lazımdır. Cenk Meydanlarında gaziler cenge salmak için köslere biz tokmak çalarız ve askeri şevke getirip biz kaldırırız, padişahımız bir şeye üzülse huzurunda oniki makam, yirmi dört şube, yirmi dört sul, kırk sekiz terkip musiki faslı edip, padişahımızı neşelendiririz. Eski hükema; saz ve söz hanende, âdemin gönlüne safa verir, demişler. Biz de ruha gıda verir esnafız. Bahusus ki nerede Resulullah'ın âlemi olsa, orada dabl-ı Al-i Osman bulunmak gerekir...
Bunun üzerine Sultan 4.Murat, mehterlerin mimarlardan evvel geçmesini irade buyurur...
İSTANBUL'UN FETHİNDE MEHTER
Fatih Sultan Mehmet, Fethin devam ettiği bir sabah şafakla beraber topçularının yanına gitti. Toplar atılırken, Okmeydanı'na dolmuş binlerce ulema, hep bir ağızdan tekbir getirmeye başladılar. Yüzlerce davul ve zurnadan oluşan devasa bir mehteran düşünün. Osmanlı ordusuyla beraber, savaş meydanında bulunuyor. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul surlarının önüne geldiğinde, 300 kişilik mehter takımında, 100 zurna, 70 davul durmadan çalıyor; kalp ve ruhları coşku ve heyecana getiriyor. Okmeyda'nındaki ikinci mehter de Haliç surlarına hücum eden kıtaların harp şevkini artırıyordu. Gök gürültüsünü andıran korkunç ve insanın içini ürperten sesler çıkarıyorlar, topların seslerini bile susturuyorlardı. Yine Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'a giren muhteşem zafer alayının ortasında, gözlerini yıkılmış surlara dikti, sonra atını ileri sürdü. Maiyet bölükleri, yeniçeri arkasındaki mehteran, davul ve zurnalarını çalarak devirler açıp kapayan, asırlar önce müjdelenmiş olan bu mutlu güne mutluluk katıyor ve cenk havası çalıyordu. Zaferlerden sonra ezan okunur ve mehter çalınırdı.
AVRUPA'DA MEHTER MUSİKİSİNİN NE GİBİ ETKİLERİ OLMUŞTUR
18. Asırdan itibaren birçok memleketlerde mehteran bölüklerinden etkilenerek buna benzer gruplar kurulmaya başlanmıştır.
Bestekâr Mozart ve Haydn da mehter müziğinden ilham alarak meşhur bestelerini meydana getirmişlerdir.
Büyük Alman bestecisi Beethoven'in büyük senfonisinin son bölümü, mehterin kösüyle, davulu ve zurnasıyla seslendirilmiştir. Beethoven'in Türk Marşını mehterin bir cenk marşından adapte ettiği bilinmektedir.
Yine Avusturyalı Bestekâr Mozart'ın, Türk askerlerinin hatıralarını terennüm eden Allah Allah seslerini nakarat halinde kullanarak, Türk Marşı diye bir eser meydana getirdiği de vakıadır.
Alman bestekârı Wagner bir mehter konserini dinlerken heyecanlanmış, kendisini tutamayarak " İşte musiki buna derler" diye mehter hakkında hissiyatını ifade etmiştir.
18. YY. içinde Avusturyalılar ve Prusyalılar, daha sonra Ruslar, Almanlar ve Fransızlar mehter teşkilatından etkilenerek mızıka takımları kurmuşlardır.
18. Asırdan itibaren birçok memleketlerde mehteran bölüklerinden etkilenerek buna benzer gruplar kurulmaya başlanmıştır.
Bestekâr Mozart ve Haydn da mehter müziğinden ilham alarak meşhur bestelerini meydana getirmişlerdir.
Büyük Alman bestecisi Beethoven'in büyük senfonisinin son bölümü, mehterin kösüyle, davulu ve zurnasıyla seslendirilmiştir. Beethoven'in Türk Marşını mehterin bir cenk marşından adapte ettiği bilinmektedir.
Yine Avusturyalı Bestekâr Mozart'ın, Türk askerlerinin hatıralarını terennüm eden Allah Allah seslerini nakarat halinde kullanarak, Türk Marşı diye bir eser meydana getirdiği de vakıadır.
Alman bestekârı Wagner bir mehter konserini dinlerken heyecanlanmış, kendisini tutamayarak " İşte musiki buna derler" diye mehter hakkında hissiyatını ifade etmiştir.
18. YY. içinde Avusturyalılar ve Prusyalılar, daha sonra Ruslar, Almanlar ve Fransızlar mehter teşkilatından etkilenerek mızıka takımları kurmuşlardır.
MEHTERİN TARİHÇESİ
Mehter Dünyanın ilk ve en eski alaturka Ordu bandosudur.
Hun'lar zamanındaki adı Tuğ olan ve vurmalı sazlarla nefesli sazlardan oluşan askeri mızıka okulunun Fatih'ten sonra aldığı isim, Hun'lardan beri Türk savaş tekniğinin vazgeçilmez unsuru olan askeri müziğin amacı, çok uzaklardan duyulan ve gitgide yaklaşan gök gürültüsüne benzer yabancı bir müzmin sesiyle düşmanın moralini bozup savaşacak güç bırakmamak, düşmanı teslim almak suretiyle harbi en kısa zamanda bitirmek ve böylece bir bakıma insan kıyımını önlemektir.
Dünyanın en eski askeri bandosu olan mehtere ilk olarak Orhun Kitabelerinde rastlanmaktadır. Bu kitabelerde “Kübürge” ve “Tuğ” olarak anlatılan askeri bandonun,11. yy. yazılmış Divan-ü Lügat-it Türk’te Hakanların huzurunda müzik yaptığını anlatılır. O zamanlarda küvrük (kös), tomruk (davul), çenk (zil) ve nay-i Türkî adındaki sazlardan oluşan “Tuğ” lar, savaşlarda ve özel günlerde müzik yapmaktaydılar. Ayrıca “Tuğ” Türklerde hâkimiyetin de sembolü olmuştur.
Selçukluların T'abılhâne veya Nevbet hane dediği bu kurumda Hunlardan beri ikisi nefesli, dördü vurmalı altı temel çalgı yer almıştır: İslamiyet ten sonra adları zurna, boru (nefir veya şahnay), çevgan, zil, davul ve kös'e çevrilen yurağ, boygur, çöken, çanğ, tümrük ve küvrük. Savaşta ordunun önünde giden kös, davul, nakkare, zil, çevgan, çalpara, çengi harbi, zurna ve boru gibi yüzlerce vurmalı ve nefesli çalgının çalacağı müzik, savaş, tören ve oyun (spor) amaçları için özel olarak bestelenirdi.
Osmanlı imparatorluğuna Anadolu Selçuk Türklerinden geçmiştir. Şöyle ki Osman Gazi'nin kurduğu Beylik; Bizanslılara karşı birçok önlemli savaşlar kazanmış olup topraklarını genişletmiştir. Bu savaşlar neticesinde Osman Gazi'nin, Selçuklu hükümdarı Aladdin Keykubat'a yararlığını göstermek ve bu savaşlarda kazandığı bazı harp ganimetlerini Selçuklu Hükümdarına hediye olarak göndermiştir. Bu arada İnegöl kalesini de kuşatarak beyliğine dâhil ederek büyütmüştür. Bu olaylardan çok memnun kalan Anadolu Selçuklu Hükümdarı adamlarında KARA BALABAN ÇAVUŞ vasıtasıyla 1284 tarihinde Osman Gazi ' ye bir ferman göndererek kendisini kutlamış ve Emirlik payesi ile İstiklal (EGEMENLİK) sembolü sayılan Tuğ, Âlem Tabıl (DAVUL) Nakkare (ÇİFTENARA) Hakkaniyeti, Adaleti temsilinde Ak (BEYAZ) renkte sancak göndermiştir. Osmanlılarca TABLI ALI'i OSMAN adı ile anılan ilk mehter nevbeti (KONSER) 1289 tarihinde Bileciğin bir kasabası olan söğüdün büyük Mescit meydanında Osman Gazi ve silah arkadaşlarının huzurunda bir ikindi vakti ayakta dinledikleri bir nevbet (KONSER) ile Osmanlının hazarda ve seferde çok büyük hizmetler verecek olan Mehter takımı kurulmuş olur.
Osman Gazi ve silah arkadaşlarının ayak üzre dinledikleri bu nevbet (KONSER) Selçuklu hükümdarına gösterdikleri hürmetten dolayıdır. Bu adet Osman Gazi'den sonraki Padişahlarca da devam etmiştir.
Mehter Dünyanın ilk ve en eski alaturka Ordu bandosudur.
Hun'lar zamanındaki adı Tuğ olan ve vurmalı sazlarla nefesli sazlardan oluşan askeri mızıka okulunun Fatih'ten sonra aldığı isim, Hun'lardan beri Türk savaş tekniğinin vazgeçilmez unsuru olan askeri müziğin amacı, çok uzaklardan duyulan ve gitgide yaklaşan gök gürültüsüne benzer yabancı bir müzmin sesiyle düşmanın moralini bozup savaşacak güç bırakmamak, düşmanı teslim almak suretiyle harbi en kısa zamanda bitirmek ve böylece bir bakıma insan kıyımını önlemektir.
Dünyanın en eski askeri bandosu olan mehtere ilk olarak Orhun Kitabelerinde rastlanmaktadır. Bu kitabelerde “Kübürge” ve “Tuğ” olarak anlatılan askeri bandonun,11. yy. yazılmış Divan-ü Lügat-it Türk’te Hakanların huzurunda müzik yaptığını anlatılır. O zamanlarda küvrük (kös), tomruk (davul), çenk (zil) ve nay-i Türkî adındaki sazlardan oluşan “Tuğ” lar, savaşlarda ve özel günlerde müzik yapmaktaydılar. Ayrıca “Tuğ” Türklerde hâkimiyetin de sembolü olmuştur.
Selçukluların T'abılhâne veya Nevbet hane dediği bu kurumda Hunlardan beri ikisi nefesli, dördü vurmalı altı temel çalgı yer almıştır: İslamiyet ten sonra adları zurna, boru (nefir veya şahnay), çevgan, zil, davul ve kös'e çevrilen yurağ, boygur, çöken, çanğ, tümrük ve küvrük. Savaşta ordunun önünde giden kös, davul, nakkare, zil, çevgan, çalpara, çengi harbi, zurna ve boru gibi yüzlerce vurmalı ve nefesli çalgının çalacağı müzik, savaş, tören ve oyun (spor) amaçları için özel olarak bestelenirdi.
Osmanlı imparatorluğuna Anadolu Selçuk Türklerinden geçmiştir. Şöyle ki Osman Gazi'nin kurduğu Beylik; Bizanslılara karşı birçok önlemli savaşlar kazanmış olup topraklarını genişletmiştir. Bu savaşlar neticesinde Osman Gazi'nin, Selçuklu hükümdarı Aladdin Keykubat'a yararlığını göstermek ve bu savaşlarda kazandığı bazı harp ganimetlerini Selçuklu Hükümdarına hediye olarak göndermiştir. Bu arada İnegöl kalesini de kuşatarak beyliğine dâhil ederek büyütmüştür. Bu olaylardan çok memnun kalan Anadolu Selçuklu Hükümdarı adamlarında KARA BALABAN ÇAVUŞ vasıtasıyla 1284 tarihinde Osman Gazi ' ye bir ferman göndererek kendisini kutlamış ve Emirlik payesi ile İstiklal (EGEMENLİK) sembolü sayılan Tuğ, Âlem Tabıl (DAVUL) Nakkare (ÇİFTENARA) Hakkaniyeti, Adaleti temsilinde Ak (BEYAZ) renkte sancak göndermiştir. Osmanlılarca TABLI ALI'i OSMAN adı ile anılan ilk mehter nevbeti (KONSER) 1289 tarihinde Bileciğin bir kasabası olan söğüdün büyük Mescit meydanında Osman Gazi ve silah arkadaşlarının huzurunda bir ikindi vakti ayakta dinledikleri bir nevbet (KONSER) ile Osmanlının hazarda ve seferde çok büyük hizmetler verecek olan Mehter takımı kurulmuş olur.
Osman Gazi ve silah arkadaşlarının ayak üzre dinledikleri bu nevbet (KONSER) Selçuklu hükümdarına gösterdikleri hürmetten dolayıdır. Bu adet Osman Gazi'den sonraki Padişahlarca da devam etmiştir.
Mehterin aynı makamda birçok parçayı art arda çalıp söylemesine nevbet vurma denirdi. Önceleri günde beş kez her namazdan önce nevbet vuran Mehterhane-i Hakanı, II. Mehmet döneminde yalnız ikindi namazlarından önce çalmaya başladı. Bunun dışında cüluslarda, kılıç alaylarında, zafer müjdesi geldiğinde, arife divanlarında, şehzade ve sultanların doğum ve sünnet düğünlerinde de çalardı. Barış zamanında özel yerinde çalan Mehterhane-i Hakanı, seferde padişahın (o yoksa serdarın) çadırı önünde nevbet vururdu. 17. yüzyılın sonunda ve 18. yüzyılda Topkapı Sarayı'nda Demirkapı denen yerde, ayrıca Eyüp sultan, Kasımpaşa, Galata, Tophane, Beşiktaş, Rumelihisarı, Yeniköy, Kavak, Beykoz, Anadoluhisarı, Üsküdar gibi semtlerde geceleri yatsı namazından sonra ve halkı sabah namazına kaldırmak için güneş doğmadan hemen önce nevbet vurulurdu.
Bu olayı tevid eden Hadidi tarihinde şöyle der:
HENÜZ (HALEN) VAR PADİŞAHLARDA ADET
AYAK ÜZRE DİNLERLER ÇALINSA NEVBET
Bu olayı tevid eden Hadidi tarihinde şöyle der:
HENÜZ (HALEN) VAR PADİŞAHLARDA ADET
AYAK ÜZRE DİNLERLER ÇALINSA NEVBET
Mehter takımı yüzyıllar boyunca 3 kıtada Asya, Afrika ve Avrupa'da hazarda ve seferde önemli görevler yapmıştır. Bilhassa savaşlarda Türk ordularına verdiği heyecan ve kahramanlık ifade eden Mehter musikisi marşları ile Türk ordusu karşısında bunalan düşman orduları Türk Sancağından önce Mehter takımına hücum ederek onu susturup saf dışı bırakma faaliyetlerine girişmişlerdir.
16, 17 ve 18. yy.da yetişen Bestekâr ve icracıları eliyle askeri musiki sanatının zirvesine ulaşan mehter musikisi hem savaşlar, hem Osmanlı elçi veya heyetlerine eşlik eden şatafatlı takımlar münasebetiyle tanındığı Avrupa'da önce ordu birliklerini, sonra da bestecileri etkilemekte gecikmedi. Daha 1683'te Viyana'ya yürüyen Jan Sobieski'nin ordusuna mehter etkisiyle vurmalı çalgı arttırılmış bir askeri bando eşlik etmişti. Batılıların çoğunlukla Yeniçeri müziği anlamına gelen terimlerle adlandırdıkları mehteri ilk uygulayan Lehler oldu (l741): Avusturya, Rusya, Prusya ve İngiltere de arkalarından geldi.
Daha sonra mehter, bünyesinde barındırdığı sazlardaki değişikliklerle kapatıldığı 1826 tarihine kadar gelişmesini sürdürür.
Mehterhane 1828'de II. Mahmut tarafından kapatılmış, bunun yerine III. Selim'in yakın dostu Napolyon'un emekli bando subayı Giuseppe Donizetti'ye Mızıka-i Hümayun adlı Batı kopyası saray bandosu oluşturulmuştur.
Dünyanın ilk askeri bandosunun tekrar yaşatılmaya başlanması ise Eski Yeniçeri bandosunu ve ordusunu sembolik olarak temsil etmek için mehter: 1914 yılında askeri müze bünyesinde yeniden kurulmuştur. Bu dönemde Mehter musikisini icra eden icracılara ek olarak, bir tuğ takımı ile yeniçeri ortalarını sembolik olarak temsil eden tarihi birlikte mehtere ilave olmuştur. Böylece askeri müzede faaliyete geçirilen mehtere tarihi bir hüviyet kazandırılmıştır. 1.Dünya savaşı, Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin ilk yıllarında askeri müzede varlığını sürdüren mehter: 1935 yılında tekrar kaldırılmıştır.
1952 yılında ise askeri müze bünyesinde Mehter takımını yeniden kurdurularak daha sonraki yıllarda kurulacak Mehter takımlarının da önünü açmıştır. Bu tarihten sonra da Cumhuriyet Türkiye’sinde günümüze kadar yaşatılmıştır
16, 17 ve 18. yy.da yetişen Bestekâr ve icracıları eliyle askeri musiki sanatının zirvesine ulaşan mehter musikisi hem savaşlar, hem Osmanlı elçi veya heyetlerine eşlik eden şatafatlı takımlar münasebetiyle tanındığı Avrupa'da önce ordu birliklerini, sonra da bestecileri etkilemekte gecikmedi. Daha 1683'te Viyana'ya yürüyen Jan Sobieski'nin ordusuna mehter etkisiyle vurmalı çalgı arttırılmış bir askeri bando eşlik etmişti. Batılıların çoğunlukla Yeniçeri müziği anlamına gelen terimlerle adlandırdıkları mehteri ilk uygulayan Lehler oldu (l741): Avusturya, Rusya, Prusya ve İngiltere de arkalarından geldi.
Daha sonra mehter, bünyesinde barındırdığı sazlardaki değişikliklerle kapatıldığı 1826 tarihine kadar gelişmesini sürdürür.
Mehterhane 1828'de II. Mahmut tarafından kapatılmış, bunun yerine III. Selim'in yakın dostu Napolyon'un emekli bando subayı Giuseppe Donizetti'ye Mızıka-i Hümayun adlı Batı kopyası saray bandosu oluşturulmuştur.
Dünyanın ilk askeri bandosunun tekrar yaşatılmaya başlanması ise Eski Yeniçeri bandosunu ve ordusunu sembolik olarak temsil etmek için mehter: 1914 yılında askeri müze bünyesinde yeniden kurulmuştur. Bu dönemde Mehter musikisini icra eden icracılara ek olarak, bir tuğ takımı ile yeniçeri ortalarını sembolik olarak temsil eden tarihi birlikte mehtere ilave olmuştur. Böylece askeri müzede faaliyete geçirilen mehtere tarihi bir hüviyet kazandırılmıştır. 1.Dünya savaşı, Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin ilk yıllarında askeri müzede varlığını sürdüren mehter: 1935 yılında tekrar kaldırılmıştır.
1952 yılında ise askeri müze bünyesinde Mehter takımını yeniden kurdurularak daha sonraki yıllarda kurulacak Mehter takımlarının da önünü açmıştır. Bu tarihten sonra da Cumhuriyet Türkiye’sinde günümüze kadar yaşatılmıştır
GÜNÜMÜZ AVRUPASINDA MEHTER
Tarihi " Mehteran Takımı" Almanya'da 1998 yılında Bielefeld ve çevresi Türk kültür ve sosyal hizmetler cemiyeti - Mevlana Cami (Ülkü Ocağı) adına dönemin dernek Başkanı Erdoğan Aktaş tarafından kurdurulmuştur.
Fatih Mehter Takımı Avrupa’da kurulup programlarına ara vermeden hizmet eden ilk " MEHTER TAKIMI" olma özelliğini taşır. Kurulduğu günden bu yana profesyonel olarak çalışma ve programlarını aksatmadan devam ettiren " Fatih Mehteran Takımı" Avrupa’nın aranılan ekibi olmuştur.
1998 yılından itibaren birçok konser vermiş olup, Yoğun Almanya dışı ve içi konser teklifleri alan Mehteranımız, milli gün ve gecelerin yanı sıra uluslararası organizasyonlarda da yer alıp Tarihi Mehter Takımını en iyi şekilde temsil etmiştir. Bugüne kadarda çeşitli Türk ,yabancı televizyon kanallarına ve gazetelerine haber konusu olmuş ve olmaya da devam etmektedir.
Topluluğumuz, bünyesindeki üç katlı mehteri ile Almaya içinde birçok şehirde ve Almanya dışında Danimarka, Hollanda, Belçika, Fransa, İsviçre ve Avusturya gibi ülkelerde Birçok kez konser vermiştir. Bu konserlerde, üzerine düşen tarihi, kültürel ve sanatsal görevin sorumluluğu içinde hem klasik mehter repertuarını icra etmiş, hem de yeniliklere açık olarak programlar yapmıştır.
AVRUPA'DA MEHTER'İN KURULUŞ AMACI
Uyum içerisinde yaşamakta olduğumuz Avrupa’da, kültürümüzü de muhafaza ederek, Müslüman Türk Milletinin tarihten gelen kültür zenginliğini, Avrupa insanına en iyi şekilde sunmak hedefimizdir.
Kurucusu: Bielefeld ve çevresi Türk kültür ve sosyal hizmetler cemiyeti - Mevlana Cami-i (Ülkü Ocağı) adına dönemin dernek Başkanı Erdoğan Aktaş tarafından kurdurulmuştur.
MEHTER TAKIMI İKİ BÖLÜMDEN OLUŞUR
Mehter takımının yürüyüş nizamında merasime iştirak şöyledir: Önde çorbacı başı (Emir-i Âlem) unvanını taşıyan ve başında "üsküf" bulunan mehteran bölüğü komutanı, onun arkasında sol tarafında zırhlı muhafızı ile birlikte yeşil sancak, ortada istiklal alameti olan ak sancak, sağ başta ise zırhlı muhafız ile birlikte kırmızı sancak bulunur. Sancakların arkasında ise üçerli koldan üç sıra halinde dizilmiş dokuz tuğ gelir. Sağ taraftan kırmızı sancağın arkasında, yeniçerilerin taşıdığı hücum tuğu yer alır. Tuğlardan sonra ortada mehterbaşı bulunur. Mehterbaşından sonra ise mehterin iki katı adedince çevgenler (okuyucular), zurnazenler, boruzenler, nakkarezenler, zilzenler ve davulzenler gelmekte. En arkada ise at sırtında taşınan kös bulunmakta.
Mehter takımı katlardan oluşur. 3 katlı, 5 katlı, 7 katlı, 9 katlı 11 katlı ve 13 katlı diye adlandırılır. En küçüğü 3 katlı, en büyüğü 13 katlı olarak kurulmuştur. Mehter takımında katlı demek her sazdan o katlı nispetinde Enstrüman <saz> bulunması demektir. Yani 5 katlı Mehter takımında, 5 zurna, 5 boru, 5 nakkare, 5 zilve, 5 davul var demektir. Buna göre 10 çevgen (diğer sazların iki misli) bulunur. 13 katlı Mehter yalnızca Padişaha aittir.
MEHTER DİZİLİŞ VE YÜRÜYÜŞÜ
Mehter takımının kendine has bir yürüyüş şekli vardır.
Yürüyüşlere daima Besmele ve sağ ayakla başlanır. Yürüyüş yapılırken her üç adımda atışta sağa ve sola dönülerek yürünür. Bu Mehter takımının sağa ve sola RAHİMALLAH - KERİMALLAH manasına gelen selamlama yürüyüşüdür. Yoksa bazı çevrelerin ifade ettiği gibi iki ileri bir geri şeklinde değildir.
KONSER DÜZENİ
İlk kurulduğu yıllarda çember biçiminde dizilen mehter, sonraları yarım daire (hilâl) biçiminde dizilmeye başladılar. Mehteran, daire şeklinde nevbet nizamını teşkil ederler, nakkare zenleri oturup diğerlerinin ayakta durmasıyla da hilal görünümü verir. Kösler hilalin orta ilerisine konulur. İçoğlanı Başçavuşu, mehter faslı başlamadan önce daireden çıkarak ortaya gelir ve: "Vaktı-i Süruru sefa Mehterbaşı Ağa! Hey! Hey! " diye bağırır. Bu sırada hazır bulunanların dikkatlerini çekmek için nakkarelerle sofyan usulünde üç tempo atılırdı. Nakkareler çalarken de Mehterbaşı ağa mehterin önüne gelir: "Merhaba Ey Mehteran!" der ve sağ elini göğsüne koyarak mehteri selamlar.
Mehteran da hep beraber sağ ellerini göğüsleri üzerine koyarak koro halinde "Merhaba, Mehterbaşı Ağa!" diyerek karşılık verirler. Daha sonra mehterbaşı ağa: "Hasduuuur" diyerek çalınacak makamın ve eserin adını söyler (mesela "Der fasl-ı Acem aşiran, cihadı-ı ekber marş!" derdi) hemen arkasından "Haydi.. Ya Allah !" diyerek mehteri icraya geçirir. Nevbet bitince mehter gülbankı (duası) okunur ve fasl sona erer...
İlk kurulduğu yıllarda çember biçiminde dizilen mehter, sonraları yarım daire (hilâl) biçiminde dizilmeye başladılar. Mehteran, daire şeklinde nevbet nizamını teşkil ederler, nakkare zenleri oturup diğerlerinin ayakta durmasıyla da hilal görünümü verir. Kösler hilalin orta ilerisine konulur. İçoğlanı Başçavuşu, mehter faslı başlamadan önce daireden çıkarak ortaya gelir ve: "Vaktı-i Süruru sefa Mehterbaşı Ağa! Hey! Hey! " diye bağırır. Bu sırada hazır bulunanların dikkatlerini çekmek için nakkarelerle sofyan usulünde üç tempo atılırdı. Nakkareler çalarken de Mehterbaşı ağa mehterin önüne gelir: "Merhaba Ey Mehteran!" der ve sağ elini göğsüne koyarak mehteri selamlar.
Mehteran da hep beraber sağ ellerini göğüsleri üzerine koyarak koro halinde "Merhaba, Mehterbaşı Ağa!" diyerek karşılık verirler. Daha sonra mehterbaşı ağa: "Hasduuuur" diyerek çalınacak makamın ve eserin adını söyler (mesela "Der fasl-ı Acem aşiran, cihadı-ı ekber marş!" derdi) hemen arkasından "Haydi.. Ya Allah !" diyerek mehteri icraya geçirir. Nevbet bitince mehter gülbankı (duası) okunur ve fasl sona erer...
MEHTER DUASI
Allah Allah, Celilü'l - Cebbar, Muinü's - Set tar Halıku'l - Leyli ve'n - Nehar, Layezal, Zülcelâl, birdir Allah Anın birliğine, Resul - ü Enbiya Peygamberimiz Cenab - ı Ahmed - i Mahmut - u Muhammed Mustafa ( Bütün efrad elleri göğüste olduğu halde rükûa gelir gibi eğilirler ) Al-i evladı-ı Resulü müçtebi imdadı-ı ruhaniyetine; bir cümle Âlem- İ İslam’ın sıhhatü selametine, Ordularımızın devamı Muzafferiyetine Aziz Devletimizin Beka-ü temadüsüne üçler, yediler, kırklar, göçenler demine devranına " Hu diyelim Huuu" denildikten sonra bütün mehter takımı davul ve zilleri şiddetle vurarak dokuz defa "Hu" çekerlerdi. Sonra da üç defa kös vururlardı.
Eli kan kılıcı kan, sinesi üryan, ciğeri püryan, meydan-ı şahadette Allah yoluna revan, Kahrımız Gazabımız düşmana ziyan!... Adüvden korkmadık korkmayız hiç-bir zaman Kura-anda Zafer va-ad ediyor Hazreti Yezdan Uğrun açık olsun ey Serdarı Mücahid, Hüda kılıcını keskin etsin. Ömrünü gün gibi bedid! Fahri âlemi hoşnut etsin. Hak, gaza-i ekberin etsin mübarek ve Sait.
Takımın içinden evvelce seçilmiş dik ve güzel sesli biri tiz perdeden: "Nasrünminallahi ve fethün karib. Ve beşşiri! L müminin" ayetini okur, üç defa "Allah" diyecek kadar dururdu. Sonra bütün aletlerle beraber davullar ve kösler hafif vurarak devamlı teramole yaptığı sırada hepbir ağızdan "Allah Allah" deyince susarlar ve baş eğerek geriye döner ve dağılırlar.
Allah Allah, Celilü'l - Cebbar, Muinü's - Set tar Halıku'l - Leyli ve'n - Nehar, Layezal, Zülcelâl, birdir Allah Anın birliğine, Resul - ü Enbiya Peygamberimiz Cenab - ı Ahmed - i Mahmut - u Muhammed Mustafa ( Bütün efrad elleri göğüste olduğu halde rükûa gelir gibi eğilirler ) Al-i evladı-ı Resulü müçtebi imdadı-ı ruhaniyetine; bir cümle Âlem- İ İslam’ın sıhhatü selametine, Ordularımızın devamı Muzafferiyetine Aziz Devletimizin Beka-ü temadüsüne üçler, yediler, kırklar, göçenler demine devranına " Hu diyelim Huuu" denildikten sonra bütün mehter takımı davul ve zilleri şiddetle vurarak dokuz defa "Hu" çekerlerdi. Sonra da üç defa kös vururlardı.
Eli kan kılıcı kan, sinesi üryan, ciğeri püryan, meydan-ı şahadette Allah yoluna revan, Kahrımız Gazabımız düşmana ziyan!... Adüvden korkmadık korkmayız hiç-bir zaman Kura-anda Zafer va-ad ediyor Hazreti Yezdan Uğrun açık olsun ey Serdarı Mücahid, Hüda kılıcını keskin etsin. Ömrünü gün gibi bedid! Fahri âlemi hoşnut etsin. Hak, gaza-i ekberin etsin mübarek ve Sait.
Takımın içinden evvelce seçilmiş dik ve güzel sesli biri tiz perdeden: "Nasrünminallahi ve fethün karib. Ve beşşiri! L müminin" ayetini okur, üç defa "Allah" diyecek kadar dururdu. Sonra bütün aletlerle beraber davullar ve kösler hafif vurarak devamlı teramole yaptığı sırada hepbir ağızdan "Allah Allah" deyince susarlar ve baş eğerek geriye döner ve dağılırlar.
MEHTER MÜZİĞİ
Mehter müziği klasik Türk müziğindeki makam ve usullerin kullanıldığı teksesli bir müziktir. Peşrev, semai, nakış, cengi harbi, murabba, kalenderi gibi formları vardır. Mehterhane'nin repertuarında bunlardan başka serhat türküleri de yer almıştır. Buna karşılık, bazı mehter peşrevleri de fasıl müziğinde çalınmıştır. Mehter müziğinde ahlâtı, revani, saf gibi fasıl müziğinde hemen hemen hiç kullanılmamış usullere yer verilmiş, bunların çoğu, o usulde bestelenmiş yapıtların form adı da olmuştur.
Mehter müziğinin bestelerinin çoğunu Mehterhane'de görevli müzikçiler yapmıştır. Günümüze ulaşan mehter melodilerinin en eskileri Nefiri Behram, Emir-i Hac, Hasan Can ve II. Gazi Giray gibi 16. yüzyıl bestecilerinin yapıtlarıdır. Notası bulunan yapıtların da büyük çoğunluğu 17. yüzyıldan kalmıştır. Bu yüzden belli başlı bestecileri Zurnazen Edirneli Dağı Ahmed Çelebi, Zurnazen başı İbrahim Ağa, Müstakim Ağa, Ham mali ve Şah Murad'dır. Hızır Ağa da 18. yüzyılın en büyük mehter bestecisidir. 16. ve 17. yüzyılın çoğu peşrev formunda olan yapıtları Ali Ufki Bey'in ünlü derlemesi Mecmua-i Saz ü Söz ve Kantemiroğlu Edvarı adıyla tanınan Kitabı İlmi'l-Musiki ala Vechi'l-Hurufat aracılığıyla günümüze ulaşmıştır.
Mehter müziği bestecileri Osmanlı ordusuna cesaret ve coşku verici, düşman askerini korkutucu melodiler yaratmaya özen göstermişlerdir. Osmanlıların Avrupa'nın ortalarına kadar ilerlemesi, 17. yüzyılda mehter müziğindeki birçok öğenin Avrupa müziğine de girmesine yol açmıştır. Bunların başında kös, nakkare, çevgan, halile gibi belirsiz ses veren vurmalı çalgıların kullanılması gelir. Ayrıca bazı batılı bestecilerin yapıtlarında mehter müziğinden esinlenilmiş bölümler de vardır.
Mehter, sanılanın aksine sadece marş çalmaz. Kendi yapısına uygun kâr, karçe, beste, semai, fasıl şarkıları, serhat ve Rumeli türküleri, peşrev ve saz semaileri de mehterin repertuarı içinde yer alır.
Mehter müziği klasik Türk müziğindeki makam ve usullerin kullanıldığı teksesli bir müziktir. Peşrev, semai, nakış, cengi harbi, murabba, kalenderi gibi formları vardır. Mehterhane'nin repertuarında bunlardan başka serhat türküleri de yer almıştır. Buna karşılık, bazı mehter peşrevleri de fasıl müziğinde çalınmıştır. Mehter müziğinde ahlâtı, revani, saf gibi fasıl müziğinde hemen hemen hiç kullanılmamış usullere yer verilmiş, bunların çoğu, o usulde bestelenmiş yapıtların form adı da olmuştur.
Mehter müziğinin bestelerinin çoğunu Mehterhane'de görevli müzikçiler yapmıştır. Günümüze ulaşan mehter melodilerinin en eskileri Nefiri Behram, Emir-i Hac, Hasan Can ve II. Gazi Giray gibi 16. yüzyıl bestecilerinin yapıtlarıdır. Notası bulunan yapıtların da büyük çoğunluğu 17. yüzyıldan kalmıştır. Bu yüzden belli başlı bestecileri Zurnazen Edirneli Dağı Ahmed Çelebi, Zurnazen başı İbrahim Ağa, Müstakim Ağa, Ham mali ve Şah Murad'dır. Hızır Ağa da 18. yüzyılın en büyük mehter bestecisidir. 16. ve 17. yüzyılın çoğu peşrev formunda olan yapıtları Ali Ufki Bey'in ünlü derlemesi Mecmua-i Saz ü Söz ve Kantemiroğlu Edvarı adıyla tanınan Kitabı İlmi'l-Musiki ala Vechi'l-Hurufat aracılığıyla günümüze ulaşmıştır.
Mehter müziği bestecileri Osmanlı ordusuna cesaret ve coşku verici, düşman askerini korkutucu melodiler yaratmaya özen göstermişlerdir. Osmanlıların Avrupa'nın ortalarına kadar ilerlemesi, 17. yüzyılda mehter müziğindeki birçok öğenin Avrupa müziğine de girmesine yol açmıştır. Bunların başında kös, nakkare, çevgan, halile gibi belirsiz ses veren vurmalı çalgıların kullanılması gelir. Ayrıca bazı batılı bestecilerin yapıtlarında mehter müziğinden esinlenilmiş bölümler de vardır.
Mehter, sanılanın aksine sadece marş çalmaz. Kendi yapısına uygun kâr, karçe, beste, semai, fasıl şarkıları, serhat ve Rumeli türküleri, peşrev ve saz semaileri de mehterin repertuarı içinde yer alır.
KIYAFETLER
Saz başları kırmızı cübbe, kırmızı kavuk, kırmızı şalvar, sarı üç etek ve sarı yemeni giyerler. Diğer sazlar koyu mavi cübbe, kavuk, şalvar ve renkli üç etek ile kırmızı yemeni giyerler. Çevgânlar da saz başları gibi giyinirler.
Saz başları kırmızı cübbe, kırmızı kavuk, kırmızı şalvar, sarı üç etek ve sarı yemeni giyerler. Diğer sazlar koyu mavi cübbe, kavuk, şalvar ve renkli üç etek ile kırmızı yemeni giyerler. Çevgânlar da saz başları gibi giyinirler.
KONSER | NEVBETİ |
DİKKAT | HEY HEY |
SAFTA TOPLAN | SAF NİZAMINI |
YÜRÜYÜŞ KOLU | YÜRÜYÜŞ NİZAMINI |
UYGUN ADIM | YAKŞİ KADEMİ |
MARŞ | HAYDİ, YA ALLAH |
KONSER DÜZENİ | NEVBET NİZAMINI |
TÜRKLÜK | KIRMIZI SANCAK |
İSLAMİYET | YEŞİL SANCAK |
ADALET VE BATI | BEYAZ SANCAK |
TUĞLAR | BEYLİKLERİ |
MEHTERAN BÖLÜK KOMUTANI (EMİR-İ ÂLEM BAŞLIĞI) | ÜSKÜF |
BELİNDE BAĞLADIĞI KUŞAĞA | SİLAHLIK |
SANCAKTAR VE TUĞCU BAŞLIĞI | BÖRK |
SANCAKTAR VE TUĞCU YELEĞİ | KARTAL KANADI |
SANCAKTAR VE TUĞCU GÖMLEĞİ | MİNTAN |
BÜTÜN MEHTERANIN PANTOLONU | ŞALVAR |
ÇEVGANI VE SAZ EKİBİ BAŞLIĞI | KAVUK |
İÇİNE GİYDİKLERİ ENTARİ | ÜÇETEK |
ÜZERLERİNE GİYDİKLERİ | CÜBBE |
BÜTÜN MEHTERAN AYAKKABISI | YEMENİ |
BÜTÜN MEHTERANIN BELİNE SARDIĞI | KUŞAK |
HALKALARDAN ELBİSE GİYENE | MUHAFIZ-ZIRHLI |
BAŞINA GİYDİĞİNE | MİHFER |
OMUZUNA TAKTIĞI TEPSİMSİ YUVARLAĞA | KALKAN |
MEHTER BAŞININ KONSERİ İDARE SOPASINA | ASA |
KABA ZURNA | ZURNAY |
BORU -TROMPET | BURGAY-NEFİR |
NAKKARE | ÇİFTENARA-KOSADUMBUL |
ZİL | CENG-SANC-ZENÇ |
DAVUL | TABIL-TIVIL |
KÖS | KUS-KÖBÜRGE-KÜVRÜĞ |
MEHTERAN BÖLÜK KOMUTANI | EMİR-İ ÂLEM |
KONSER MUSİKİ ŞEFİ | MEHTERAN BAŞI |
ÇEVGENLERE | ÇEVGANİ |
SANCAK TAŞIYANLARA | SANCAKTAR |
SANCAKLARI VE TUĞLARI TAŞIYAN OMUZLUKLARA | HAMA-İ |
http://www.mehter.biz
MEHTER MARŞLARININ SÖZLERİ
26 AĞUSTOS MARŞI
Şu kopan fırtına Türk ordusudur Ya Rabbi,
Senin uğrunda ölen o ordu budur Ya Rabbi,
Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed-namın,
Galib et çünkü bu son ordusudur İslamın...
ARTAR CİHATLA ŞANIMIZ
Artar cihadla şanımız
Fahr-i Resûl sultanımız
Şer-i bize insanı Hak
Uğrunda aksın kanımız.
Osmanlıyız, Osmanlıyız
Ünvanlı, namlı, şanlıyız
Allah deyu harb ederiz
Var nusrete imanımız.
Acemaşiran / İsmail Hakkı Bey
BUNA ER MEYDANI DERLER
Buna er meydanı derler
Bunda söz olmaz yandım aman aman
Çifte yürekli erkekler
Şahım gelir bu yane yandım aman aman.
Ele bele dine imânım
İhanet olmaz yandım aman aman
Okurlar fermânı imanım
Yandım kıyarlar cane yandım aman aman.
Hicaz / Kemal ALTINKAYA
ÇAĞRI
'Vakt-i sürûr-u sefâ,
Mehterbaşı hey! hey!''
''Merhabâ ey mehterân!''
''Merhabâ, Mehterbaşı!''
''Hasduuur!''
(Meselâ: ''Der fasl-ı rast peşrevi'' denir.)
''Haydi ya Allah!''
CEDDİN DEDEN
Ceddin deden, neslin baban
Hep kahraman Türk milleti
Orduların, pekçok zaman
Vermiştiler dünyaya şan.
Türk milleti, Türk milleti
Aşk ile sev milliyeti
Kahret vatan düşmanını
Çeksin o mel’un zilleti.
Hüseyni / İsmail Hakkı Bey
DEVLET MARŞI
Askerlerin hâzır silah
Kuvvetlenir sûlh u salâh
Devlet bulur feyz ü felah
Meşhur olur bu istilâh.
Askerlerin kişver-küşâ
Sultan Azizi sen çok yaşa.
Orduların etse sefer
Yol gösterir avn ü zafer
Mansûr olur her bir nefer
Düşman kalır bî-tâb-fer.
Rast / Fethi SAZÇALAN
ESKİ MALAZGİRT MARŞI
Bir Cuma sabahı, Allah’a karşı
Malazgirt’te ellidörtbin er
Ellidörtbin er, ellidörtbin er
Söylemişler en güzel marşı.
Allahü ekber, Allahü ekber
Allahü ekber, Allahü ekber
Allahü ekber, Allahü ekber
Allahü ekber, Allahü ekber.
Rast
ESKİ ORDU MARŞI
Ey şanlı ordu,ey şanlı asker
Haydi gazanfer, umman-ı safter
Bir elde kalkan, bir elde hançer
Serhadde doğru ey şanlı asker.
Deryada olsa herşey muzaffer
Dillerde tekbir, Allahü ekber
Allahü ekber, Allahü ekber
Ordumuz olsun daim muzaffer.
Rast / İsmail Hakkı Bey
ESTERGON KAL’ASI
Estergon Kâl’ası bre dilber aman
Su başı durak aman
Kemirir gönlümü bre dilber aman
Bir sinsi firak.
Gönül yar peşinde bre dilber aman
Yar ondan ırak aman
Akam Tuna akma bre şahin aman
Ben bir dertliyim.
Yar peşinden amanda gezer
Koşar yandım kara bahtlıyım.
Hicaz / Kemal ALTINKAYA
EY GAZİLER
Ey gaziler yol göründü
Yine garip serime
Dağlar taşlar dayanamaz
Benim ah u zârıma.
Dün gece yâr hanesinde
Yastıcağım taş idi
Altım toprak; üstüm yaprak
Yine gönlüm hoş idi.
Isfahan / Yavuz Sultan Selim
FETİH MARŞI
Yürekler kabarık gözlerde damla,
Mehteri saygıyla dur da selamla,
Bir huşu içinde dinle gülbankı,
Sesleniyor tarih bu ses o yankı.
Sen böyle yürürken tuğla sancakla,
Türk'ün savaşları geliyor akla...
Asırlar boyunca çınladı serhat,
Doğudan batıya Yemen Belgrat,
Duyarak bakışan gözler görüyor,
Fatih Topkapı'dan şehre giriyor.
Sen böyle yürürken tuğla sancakla,
Türk'ün savaşları geliyor akla...
GENÇ OSMAN
Of of Genç Osman dediğin bir küçük uşak
Beline bağlamış ibrişim kuşak of of.
Aman Askerin içinde birinci uşak
Allah Allah deyip geçti Genç Osman of of.
Of of Genç Osman dediğin bir küçük aslan
Bağdat’ın içime girilmez yastan of of.
Aman her ana doğurmaz böyle bir aslan
Allah Allah deyip geçti Genç Osman of of.
Of of Bağdat’ın kapısını Genç Osman açtı
Düşmanın cümlesi önünden kaçtı of of.
Aman kelle koltuğunda üç gün savaştı
Allah Allah deyip geçti Genç Osman of of.
Kayıkçı Kul Mustafa
GÜLYÜZÜNDE GÖRELİ
Gülyüzünde göreli zülfü semen sây gönül
Kara sevdâya yeler bî-ser-ü bî-pây gönül
Dimedimmi sana dolan mânâ hây gönül.
Vây gönül,vây bu gönül, vây gönül ey vây gönül
Yar yeleleli, dost yeleleli,yeleli ya lâ yaleli dost
Bizi hâketti hevâ yoluna sevdâ nidelim
Pâyimâl eyledi ol zülf-ü semen-sây nidelim
Kul edinmez ki güzeller bizi illâ nidelim.
Rast / Münir Nureddin Selçuk
İHTİYATLAR SİLAH ÇATMIŞ
İhtiyatlar silah silah çatmış
Ah yolun üstüne hey aman aman
Nazlı yarim geli geli vermiş
Sol dizin üstüne adaş aman aman
Gözün yaşı durmaz akar
Gülyüzün üstüne hey aman aman
Şimden sonra haram haram olsun
Bu yerler bana adaş aman aman.
Hicaz / Kemal ALTINKAYA
KIRIMDAN GELİRİM
Kırım’dan gelir gelirim
Adım da Sinan’dır hey aman
Kılıncımın suyu yar suyu
Kandır da dumandır hey
Kırım’dan gelir gelirim
Atım da araptır hey aman
Gizlenme Nemçe rü Nemçe rû
Sinan da buradadır hey
Meydan da burdadır hey.
MALAZGİRT MARŞI
Aylardan ağustos, günlerden cuma
Gün doğmadan evvel iklîm-i Rum'a
Öztürkler ordusu geçti hucuma
Yeni bir şevk ile gürledi gökler
Ya Allah...Bismillah... Allahüekber
MEHTER MARŞI
Gâfil ne bilir neşve-i pür-şevk-i vegâyı
Meydân-ı celâdetteki envâr-ı sefâyı
Merdân-ı gazâ aşk ile tekbir tekbirler alınca
Titretti yine rûy-ı zemin, arş-ı semâyı.
Allah yolunda cenk edelim şân alalım şan
Kur’an’da vaadediyor Hazret-iYezdan.
Mahur
MEHTER VURUYOR
Mehter vuruyor tarihin aksetmede yâdı
Andık yine, Fatih’le, Süleyman’ı, Murad’ı.
Kös sesleri sarsın bütün İstanbul’u yer yer
Geçsin önümüzden, koca gazi ve şehitler.
Türk ordusunun şan dolu bir satvetidir bu
Fethin, Mohaç’ın, Niğbolu’nun haşmetidir bu.
Gülbank çekelim cûş ile Allah diye her an
Kur'an'da zafer vâdediyor Hazret-i Yezdan.
Süzinak / Faruk GÜRTUNCA
ORDUNUN DUASI
Yılmam ölümden yaradan askerim
Orduma gazi dedi Peygamberim.
Bir dileğim var ölürüm isterim
Yurduma tek düşman ayak basmasın
Amin desin hep birden yiğitler
Allahü ekber gökten şehitler.
Amin amin amin Allahü ekber
Amin amin amin Allahü ekber
Rast / Mehmet Akif ERSOY
OSMAN PAŞA MARŞI
Tuna nehri akmam diyor
Etrafımı yıkmam diyor
Şanı büyük Osman Paşa
Pilevne’den çıkmam diyor.
Düşman Tunayı atladı
Karakolları yokladı
Osman Paşa’nın kolunda
Beşbin top birden patladı
SANCAK MARŞI
Ertuğrul’un ocağında uyandın
Şehitlerin kanlarıyla boyandın
Nice düşman kâl’asına uzandın
Sana selam ey şanlı Osmanlı sancağı
Çırpınarak dalgalanır kanadın
Gökyüzüne çıkmak mıdır muradı
Gölgende can vermek ister evlâdın
Sana selam ey şanlı Osmanlı sancağı
Rast / İzzettin Bey
SİVASTOPOL MARŞI
Sivastopol önünde yatar gemiler,
Atar da nizam topunu, yerle gök inler.
Yardımcıdır bize kırklar yediler,
Sılasına kavuşmaz aslan yiğitler,
Aman da kaptan paşa emir ver bize,
Sılada nişanlımız duacı size...
Sivastopol önünde yıkık minare,
Düşman dedikleri gelmez imane,
Erenler geliyor bize imdade,
Aman da kaptan paşa emir ver bize,
Sılada nişanlımız duacı size...
Sivastopol önünde musalla taşı,
Sırma kılıç kuşanmış Arap Binbaşı.
Ölürsek şehidiz, kalırsak gazi,
Aman da kaptan paşa izin ver bize,
Sılada nişanlımız duacı size...
TARİHİ ÇEVİR
Tarihi çevir nal sesi kısrak sesi bunlar,
Delmiş Romanın kalbini mızrak gibi hunlar,
Göktürkler uygurlar oğuzlar peçenekler,
Türkün yüce tarihine binbir zafer ekler...
Dünya atının nalları altında ezildi,
Kaç haçlı seferi göğsüne çarpınca kesildi,
Bir gün gemiler dağlara tırmandı denizden,
Kudret ve zafer bizlere miras dedemizden...
YELKENLER BİÇİLECEK
Yelkenler biçilecek,yelkenler dikilecek
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çektirilecek.
Elde sensin dilde sen, gönüldesin baştasın
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan.
Elde sensin dilde sen, gönüldesin baştasın
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın
Rast / Arif Nihat ASYA
MEHTER MARŞLARININ SÖZLERİ
26 AĞUSTOS MARŞI
Şu kopan fırtına Türk ordusudur Ya Rabbi,
Senin uğrunda ölen o ordu budur Ya Rabbi,
Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed-namın,
Galib et çünkü bu son ordusudur İslamın...
ARTAR CİHATLA ŞANIMIZ
Artar cihadla şanımız
Fahr-i Resûl sultanımız
Şer-i bize insanı Hak
Uğrunda aksın kanımız.
Osmanlıyız, Osmanlıyız
Ünvanlı, namlı, şanlıyız
Allah deyu harb ederiz
Var nusrete imanımız.
Acemaşiran / İsmail Hakkı Bey
BUNA ER MEYDANI DERLER
Buna er meydanı derler
Bunda söz olmaz yandım aman aman
Çifte yürekli erkekler
Şahım gelir bu yane yandım aman aman.
Ele bele dine imânım
İhanet olmaz yandım aman aman
Okurlar fermânı imanım
Yandım kıyarlar cane yandım aman aman.
Hicaz / Kemal ALTINKAYA
ÇAĞRI
'Vakt-i sürûr-u sefâ,
Mehterbaşı hey! hey!''
''Merhabâ ey mehterân!''
''Merhabâ, Mehterbaşı!''
''Hasduuur!''
(Meselâ: ''Der fasl-ı rast peşrevi'' denir.)
''Haydi ya Allah!''
CEDDİN DEDEN
Ceddin deden, neslin baban
Hep kahraman Türk milleti
Orduların, pekçok zaman
Vermiştiler dünyaya şan.
Türk milleti, Türk milleti
Aşk ile sev milliyeti
Kahret vatan düşmanını
Çeksin o mel’un zilleti.
Hüseyni / İsmail Hakkı Bey
DEVLET MARŞI
Askerlerin hâzır silah
Kuvvetlenir sûlh u salâh
Devlet bulur feyz ü felah
Meşhur olur bu istilâh.
Askerlerin kişver-küşâ
Sultan Azizi sen çok yaşa.
Orduların etse sefer
Yol gösterir avn ü zafer
Mansûr olur her bir nefer
Düşman kalır bî-tâb-fer.
Rast / Fethi SAZÇALAN
ESKİ MALAZGİRT MARŞI
Bir Cuma sabahı, Allah’a karşı
Malazgirt’te ellidörtbin er
Ellidörtbin er, ellidörtbin er
Söylemişler en güzel marşı.
Allahü ekber, Allahü ekber
Allahü ekber, Allahü ekber
Allahü ekber, Allahü ekber
Allahü ekber, Allahü ekber.
Rast
ESKİ ORDU MARŞI
Ey şanlı ordu,ey şanlı asker
Haydi gazanfer, umman-ı safter
Bir elde kalkan, bir elde hançer
Serhadde doğru ey şanlı asker.
Deryada olsa herşey muzaffer
Dillerde tekbir, Allahü ekber
Allahü ekber, Allahü ekber
Ordumuz olsun daim muzaffer.
Rast / İsmail Hakkı Bey
ESTERGON KAL’ASI
Estergon Kâl’ası bre dilber aman
Su başı durak aman
Kemirir gönlümü bre dilber aman
Bir sinsi firak.
Gönül yar peşinde bre dilber aman
Yar ondan ırak aman
Akam Tuna akma bre şahin aman
Ben bir dertliyim.
Yar peşinden amanda gezer
Koşar yandım kara bahtlıyım.
Hicaz / Kemal ALTINKAYA
EY GAZİLER
Ey gaziler yol göründü
Yine garip serime
Dağlar taşlar dayanamaz
Benim ah u zârıma.
Dün gece yâr hanesinde
Yastıcağım taş idi
Altım toprak; üstüm yaprak
Yine gönlüm hoş idi.
Isfahan / Yavuz Sultan Selim
FETİH MARŞI
Yürekler kabarık gözlerde damla,
Mehteri saygıyla dur da selamla,
Bir huşu içinde dinle gülbankı,
Sesleniyor tarih bu ses o yankı.
Sen böyle yürürken tuğla sancakla,
Türk'ün savaşları geliyor akla...
Asırlar boyunca çınladı serhat,
Doğudan batıya Yemen Belgrat,
Duyarak bakışan gözler görüyor,
Fatih Topkapı'dan şehre giriyor.
Sen böyle yürürken tuğla sancakla,
Türk'ün savaşları geliyor akla...
GENÇ OSMAN
Of of Genç Osman dediğin bir küçük uşak
Beline bağlamış ibrişim kuşak of of.
Aman Askerin içinde birinci uşak
Allah Allah deyip geçti Genç Osman of of.
Of of Genç Osman dediğin bir küçük aslan
Bağdat’ın içime girilmez yastan of of.
Aman her ana doğurmaz böyle bir aslan
Allah Allah deyip geçti Genç Osman of of.
Of of Bağdat’ın kapısını Genç Osman açtı
Düşmanın cümlesi önünden kaçtı of of.
Aman kelle koltuğunda üç gün savaştı
Allah Allah deyip geçti Genç Osman of of.
Kayıkçı Kul Mustafa
GÜLYÜZÜNDE GÖRELİ
Gülyüzünde göreli zülfü semen sây gönül
Kara sevdâya yeler bî-ser-ü bî-pây gönül
Dimedimmi sana dolan mânâ hây gönül.
Vây gönül,vây bu gönül, vây gönül ey vây gönül
Yar yeleleli, dost yeleleli,yeleli ya lâ yaleli dost
Bizi hâketti hevâ yoluna sevdâ nidelim
Pâyimâl eyledi ol zülf-ü semen-sây nidelim
Kul edinmez ki güzeller bizi illâ nidelim.
Rast / Münir Nureddin Selçuk
İHTİYATLAR SİLAH ÇATMIŞ
İhtiyatlar silah silah çatmış
Ah yolun üstüne hey aman aman
Nazlı yarim geli geli vermiş
Sol dizin üstüne adaş aman aman
Gözün yaşı durmaz akar
Gülyüzün üstüne hey aman aman
Şimden sonra haram haram olsun
Bu yerler bana adaş aman aman.
Hicaz / Kemal ALTINKAYA
KIRIMDAN GELİRİM
Kırım’dan gelir gelirim
Adım da Sinan’dır hey aman
Kılıncımın suyu yar suyu
Kandır da dumandır hey
Kırım’dan gelir gelirim
Atım da araptır hey aman
Gizlenme Nemçe rü Nemçe rû
Sinan da buradadır hey
Meydan da burdadır hey.
MALAZGİRT MARŞI
Aylardan ağustos, günlerden cuma
Gün doğmadan evvel iklîm-i Rum'a
Öztürkler ordusu geçti hucuma
Yeni bir şevk ile gürledi gökler
Ya Allah...Bismillah... Allahüekber
MEHTER MARŞI
Gâfil ne bilir neşve-i pür-şevk-i vegâyı
Meydân-ı celâdetteki envâr-ı sefâyı
Merdân-ı gazâ aşk ile tekbir tekbirler alınca
Titretti yine rûy-ı zemin, arş-ı semâyı.
Allah yolunda cenk edelim şân alalım şan
Kur’an’da vaadediyor Hazret-iYezdan.
Mahur
MEHTER VURUYOR
Mehter vuruyor tarihin aksetmede yâdı
Andık yine, Fatih’le, Süleyman’ı, Murad’ı.
Kös sesleri sarsın bütün İstanbul’u yer yer
Geçsin önümüzden, koca gazi ve şehitler.
Türk ordusunun şan dolu bir satvetidir bu
Fethin, Mohaç’ın, Niğbolu’nun haşmetidir bu.
Gülbank çekelim cûş ile Allah diye her an
Kur'an'da zafer vâdediyor Hazret-i Yezdan.
Süzinak / Faruk GÜRTUNCA
ORDUNUN DUASI
Yılmam ölümden yaradan askerim
Orduma gazi dedi Peygamberim.
Bir dileğim var ölürüm isterim
Yurduma tek düşman ayak basmasın
Amin desin hep birden yiğitler
Allahü ekber gökten şehitler.
Amin amin amin Allahü ekber
Amin amin amin Allahü ekber
Rast / Mehmet Akif ERSOY
OSMAN PAŞA MARŞI
Tuna nehri akmam diyor
Etrafımı yıkmam diyor
Şanı büyük Osman Paşa
Pilevne’den çıkmam diyor.
Düşman Tunayı atladı
Karakolları yokladı
Osman Paşa’nın kolunda
Beşbin top birden patladı
SANCAK MARŞI
Ertuğrul’un ocağında uyandın
Şehitlerin kanlarıyla boyandın
Nice düşman kâl’asına uzandın
Sana selam ey şanlı Osmanlı sancağı
Çırpınarak dalgalanır kanadın
Gökyüzüne çıkmak mıdır muradı
Gölgende can vermek ister evlâdın
Sana selam ey şanlı Osmanlı sancağı
Rast / İzzettin Bey
SİVASTOPOL MARŞI
Sivastopol önünde yatar gemiler,
Atar da nizam topunu, yerle gök inler.
Yardımcıdır bize kırklar yediler,
Sılasına kavuşmaz aslan yiğitler,
Aman da kaptan paşa emir ver bize,
Sılada nişanlımız duacı size...
Sivastopol önünde yıkık minare,
Düşman dedikleri gelmez imane,
Erenler geliyor bize imdade,
Aman da kaptan paşa emir ver bize,
Sılada nişanlımız duacı size...
Sivastopol önünde musalla taşı,
Sırma kılıç kuşanmış Arap Binbaşı.
Ölürsek şehidiz, kalırsak gazi,
Aman da kaptan paşa izin ver bize,
Sılada nişanlımız duacı size...
TARİHİ ÇEVİR
Tarihi çevir nal sesi kısrak sesi bunlar,
Delmiş Romanın kalbini mızrak gibi hunlar,
Göktürkler uygurlar oğuzlar peçenekler,
Türkün yüce tarihine binbir zafer ekler...
Dünya atının nalları altında ezildi,
Kaç haçlı seferi göğsüne çarpınca kesildi,
Bir gün gemiler dağlara tırmandı denizden,
Kudret ve zafer bizlere miras dedemizden...
YELKENLER BİÇİLECEK
Yelkenler biçilecek,yelkenler dikilecek
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çektirilecek.
Elde sensin dilde sen, gönüldesin baştasın
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan.
Elde sensin dilde sen, gönüldesin baştasın
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın
Rast / Arif Nihat ASYA
YİNE DE ŞAHLANIYOR
YİNE DE ŞAHLANIYOR
Yine de şahlanıyor aman
Kolbaşının yandım da kır atı
Görünüyor yandım aman
Bize serhad yolları.
Davullar çalınsın aman
Aman da ceng-i cengide harbiyi
Görünüyor yandım aman
Bize sefer yolları.
Gâhi sefer olur aman
Aman da sefer sefer de eyleriz
Hazan erişince aman
Bahar güzel severiz.
Gülyüzlü yari de aman
Aman da hile ile de sezeriz
Sefersiz olamaz aman
Aman er evladları.
Hicaz / Kemal ALTINKAYA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder