Anlatımda Bakış Açısı
1-) Kahraman Bakış Açısı : Hikaye veya romanlardaki olaylar, eserdeki kahramanlardan birinin bakış açısıyla anlatılıyorsa birinci kişi (ben-biz) ağazından anlatım söz konusudur.
Örnek : Babam her sabah biz uyanmadan, karanlıkta kalkıyor, hiç bir şey yemeden ekmeğini alıp yola çıkıyordu. Akşam hava kararırken yalıdan dönen toplayıcılarla oda dönerdi. Her gün altı liraya kadar gündelik alıyordu galiba. O parayla köyün bakkalından yiyecek öteberi alırdık.
2-) Gözlemci Bakış Açısı : Gözlemci kişinin (o) bakış açısıyla yapılan anlatımda anlatıcı , gördüklerini anlatan bir şahit konumundadır. Bu yöntemde anlatıcı, öykü kahramanından daha az şey bilir. Anlatıcı, hikayedeki kişilerin aklından geçenleri bilmez, nesnel bir tavır takınır. Olan bitenler okuyucuya kamera sessizliğiyle aktarır.
Örnek : Erkekler düğün evindeki bir odaya tıkılmışlardı. Kapıdan başka hiç bir yerden ışık almayan , toprak tabanlı odanın kenarında alçak bir sekinin üstünde şehirden getirdiği iki misafiriyle hancı Yakup Ağa oturmuştu. Düğün sahibi güveyinin büyük kardeşi - dört yana koşup ortalığı idare, misafirlere ikram ediyor, kapıya yakın bir yerde panikleyip duran ihtiyar bir aşığa :" Ne duruyorsun çalsana ! " diye sesleniyordu. Yirmi beş otuz kişi küçük odanın kenarlarına sıkışıp oturmuşlar ve ortada ancak bir buçuk adım eninde ve boyunda bir yer : açık bırakmışlardı.
3-) Hakim / Tanrısal / İlah Bakış Açısı : Anlatıcı hikayelerde herşeyi biliyor, zaman ve mekan engeli tanımadan herşeyi görüyorsa hakim/tanrısal bakış açısı söz konusudur.Hakim bakış açısı olan anlatıcı, hikayelerde kahramanların psikolojik hallerini, akıllarından geçirdiklerini bil. Okura anlattığı yerin özellikleri ayrıntıl bilgi verebilir. Anlatım, üçüncü kişi "o" ile yapılır.
Örnek : "Sermet Bey, bir hafta sıbra kalabalık ailesiyle köşke taşındı. Halis bir zevk ehliydi. Her gece çalgı, çağanak, yemek, içmek, keyif, sofa gırla giderdi. Daima kadın akrabalarından kadın erkek 4-5 misafiri bulunuyordu. Sermet Türkiyeliydi fakat Avrupalıların "gündüz cefa gece sefa " düsturumu kabul etmişti. Çocukları mektebe giderdi. Kızlarını büyük ticarethanelere katip diye yetiştirmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder